Pandemi dolayısıyla 1,5 yılı aşkın süredir evlerimize kapandığımız zorlu günlerde İzmir kulüplerinin yaşattığı heyecan hepimizin yüreklerine su serpmiş durumda.
Süper Lig’de tek temsilcimiz olan Göztepe, Ünal Karaman’la birlikte kanatlandı ve de bizlere keyif dolu bir futbol izletmeye başladı. Bu sezon da ligi orta sıralarda bitirmeyi garantilemiş durumdalar ancak Başkan Sepil ve de kurmaylarının gelecek sezonun planlamasını çok daha sağlam yaparak artık çıtayı yükseltmeleri gerekiyor.
Süper Lig’de çıraklık, kalfalık dönemlerini geride bıraktılar. Ünal Hoca ile birlikte Göztepe’ye Avrupa hayallerini tekrardan yaşatmalılar...
Gelelim alt liglerde ki gurur kaynaklarımıza. TFF 1. Lig bu sezon adeta alev alev yandı. Adana Demirspor ve Giresunspor Süper Lig’e kendilerini atmayı başardılar. Şimdi sıra Altay ve Altınordu ikilisinde.
Tıpkı geçmişte olduğu gibi Süper denen ligde 4-5 İzmir kulübünün var olması gönlümüzden geçiyor ancak bu sezon Altınordu ve Altay ikilisinden birisini uğurlayabileceğiz.
Play Off maçlarında bu ikiliden hangisi kazanırsa kazansın sonuçta esas kazanan İzmir futbolu olacak.
Büyük Altay, 2002-2003 futbol mevsiminde ligden düştükten sonraki süreçte 3. Lig’e kadar geriledi. Artık Mustafa Denizli’nin önderliğinde yeni bir sayfa açacaklar.
En az Altay kadar gerek futbolculuk yıllarında gerekse kenar çizgide bu tip maçlara çıktı Türk futbolunun da yaşayan efsanesi, Altay’ın Büyük Mustafa’sı.
Öncelikle İstanbulspor ile çift ayaklı bir yarı final serüveni, ardından da final maçıyla noktalanacak sezon. Altay’a yakışan; 18 sene önce bir İstanbulspor karşılaşmasıyla düşüşe geçtiği süreci rafa kaldırarak, Süper Lig biletini almaktır.
Elbette gönlümüz Altınordu’dan da yana. Yıllardır süren Play Off özlemini Balıkesir karşısında sonlandırdılar. Oynadığı harika oyun ve bol gollü galibiyetle adeta büyüyü bozdular.
Türk sporunda bir döneme damgasını vuran ve 2012’de Seyit Mehmet Özkan’ın kulübün başına geçmesiyle “futbolcu fabrikası”na dönüşen Altınordu, bugün ülkenin en önemli kulüpleri arasında.
Altınordu’dan yetişip, başka takımlarda mücadele eden futbolcu sayısı toplamda 62’ye ulaştı.
10 yıllık rotasında henüz Süper Lig hedefini gerçekleştiremeyen Altınordu, bu sezon Süper Lig kapısına kadar geldi. Tamamı yerli oyunculardan kurulu kırmızı lacivertliler bu sezon olmasa dahi önümüzdeki sezon kendini Süper Lig’e atacaktır.
Altay hakeza Altınordu’ya başlığımızdaki gibi İzmir’in kazanması için destek vermek, yanlarında durmak ve elimizden geldiğince bunu göstermek hepimizin görevidir.
Süper Lig’den Denizlispor’un da düştüğünü hesaba kattığımızda Ege’nin tutunduğu tek dal Göztepe kalıyor.
Sizce de bu rakamın bu kadar düşük seyretmesi Türk futboluna yakışıyor mu? Bence kesinlikle hayır.
Spor ve sporcu bazında özellikle bu yıl atılan adımlarla fark yaratan İzmir’e, Altınordu veya Altay Süper Lig apoletini getirecektir.
Gönlümüz her iki takımın da bu zevki tatmasından yana ancak ligin formatına göre bu şu an için mümkün değil.
Kim bu zafere ulaşırsa diğer ekip asla ama asla kaybetmeyecektir.
Spor yazarlığında tarafgirlik çok tasvip ettiğim bir olgu değil ancak işin ucunda İzmir varsa elbette gönlümüz bir yana kayıyor.
Ne demiş Göztepe’nin efsane amigosu Başbakan İsmail? “Ben İzmir çocuğuyum kardeşim. Burada fanatiğim işte. Burda ekmek yiyorum. İzmir takımı tutacağım.” Aynen öyle. Sonuna kadar katılıyorum...
Öte yandan futbol dışında göğsümüzü kabartan, bizlere basketbolda ilkleri ve enleri yaşatan Pınar Karşıyaka’ya teşekkürü bir borç biliyorum.
Belki Avrupa arenasında kupa ile bitmedi sezon ama çok şey kazandırdılar bizlere.
Mücadelenin ne olduğunun, çok çalışmanın, hırsın neler kazandırabileceğinin en somut örneğiydi belki de Karşıyaka.
Ellerine, yüreklerine, emeklerine sağlık.
Vitrinde eksik olan o parça elbet bir gün gelecektir İzmirimize...