Ülkemizde futbol, yalnızca Süper Lig’in çevresinde konuşlanan bir yapı değil, hiçbir zaman da olmayacak. Türk futbolunun üst seviyelere çıkması için öncelikle mihenk taşının, yani amatör futbol dünyasının sağlam temellere dayanması gerekir. Bu da adalet ve eşitlik ilkelerini etraflıca kuşanmayı beraberinde sürükler. Ne yazık ki ülkemizde işler, tam tersi yönde ilerliyor.
Bu noktada en güzel örneklerden birisi, herhalde Çiğli Belediyespor oldu. Çiğli ekibi, grubunda ikinci basamakta yer almasına rağmen 3. Lig vizesini alamadı. Öte yandan, İstanbul A ve B gruplarından 16 takım doğrudan BAL’a kabul edildi. İzmir’de ise bu rakam 4’te 1 oranında. Hem de 1 takım kura çekilerek belirlenecek. Yani, o gün şansı yaver giden, gülen taraf olacak... Şaka gibi gelebilir ama bu, gerçeğin ta kendisi. Durumun vahameti, anlatmaya gerek kalmadan kendini belli ediyor.
Gelinen bu evrede İzmir amatör kulüpleri seslerini duyurabilmek adına çırpınırken, birçok kurum, kuruluş ve federasyon, kabuğuna çekilmiş durumda. Aramızdaki çatışmalar yüzünden kulüpleri yalnız bırakmayalım. Kendi yağında kavrulmaya çalışan, sezon boyunca emek, zaman ve para harcayan güzide kulüplerimize el verelim. İzmir futbol cennetidir. Kıymetini bilelim, bilmeyenlere gösterelim. Birlik ve beraberlik çerçevesinde bu güzel iklimde birbirimize desteğimizi sonuna dek hissettirelim.
Dışarıda aşılması gereken onca engel varken, kendi içimizdeki elektriklenmeler yüzünden sorunları iki misline çıkarmayalım. Gelin, yıllarca adından söz ettirmiş, sporcusundan antrenörüne birçok ismi yetiştirmiş İzmir’i, eski şaşaalı günlerine döndürelim. Bunu ben değil, sen değil ancak “Biz” yapabiliriz. Büyük resme baktığımız zaman, kazanan yine ben değil, sen değil, biz oluruz.
Filmi geriye sarıp eski dönemlerde yapılanları temcit pilavı gibi birbirimizin önüne sunmayalım. Tüm kulüpler, camialar, kurumlar ve federasyonlar yan yana gelince aşılmaz bir duvar olur. İnanın, omuz omuza verince hiçbir şey kalmayacak karşıda. İzmir futbolunun gücünü tekzip edercesine oluşturulan bu kaos ortamı, kimseye bir şey kazandırmıyor.
Geçmişle yaşayanın geleceği olmaz derler. Artık kulüplere sahip çıkarak haklarını bağıra çağıra savunalım. Onları hiçbir platformda, hiçbir mecrada, hiçbir karar karşısında bir başına bırakmayalım. Onlar bu ülkenin birer geleceği. Bu fidanları sulamak, itinayla bakmak ve büyümelerine vesile olmak tüm İzmir’in boynunun borcu.