UEFA sıralamasında ilk 20’nin altına düşen futbolumuz ölmüş de ağlayanımız yok!
Yıllardır; Türk futbolunda en çok tartışılan hakemler ve verdikleri kararlar. Ülkemizde futbol oyununda, taktik, teknik, antrenörlerin başarısı ve başarısızlığından çok hakemler konuşuluyor.
Son yaşananlara baktığımız zaman da “Biz futbol değil tiyatro izliyormuşuz” demekten kendimizi alamıyoruz.
Ligimizin marka değeri yerlerde ve takımlarımızın çok büyük çoğunluğu boş tribünlere oynuyor.
Ve sonuç...
Geçtiğimiz ay 13 hakem görevinden alındı. Yer yerinden oynadı. Ardından tahkim bu duruma el koydu ve alınan kararı geçersiz saydı.
3 TFF yöneticisi istifa etti.
TFF başkanı istifa etti.
Bir sezon bitmeden MHK 2 kez istifa etti.
MHK başkanı, “Bazı hakemler şaibeli, görev vermiyorum” diyor. Ama devamını getirmiyor.
Ne yaptı bu hakemler?
Maç mı sattı? Ligi mi dizayn ettiler? Hiçbir açıklama yok!
TFF’nin tuttuğu danışman Jaap Uilenberg bile, ‘Şaibe var’ diyor ve istifa ediyor.
8 Mart’ta 12 hakemin “aforoz” edilmesiyle başlayan, Tahkim Kurulu kararı ile yeni bir kaosun eşiğine gelen Türk hakemliği, Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Ferhat Gündoğdu ve ekibinin istifası ile yeni bir boyuta geçti. Son bir haftadır VAR kayıtlarının talimatlara aykırı olarak dinlenmesiyle ilgili iddialar gündemi meşgul ederken, MHK’nin görevi bırakmasının ardında, camiada uzun süredir devam eden güç savaşının etkili olduğu konuşuluyor.
Ve bu lig tescil ediliyor!
Allahı var Trabzonspor’un hakkını teslim edelim. Ama kafalarda soru işaretleri...
Bunların yaşandığı 2021-22 sezonu şaibeli değilmiş, öyle mi?
Türkiye’de futbol ligi itibarı, marka değeri rezil durumda. İtibarsızlaşan onlarca kurum gibi TFF ve MHK de en itibarsız kurumlardan.
Ülke futbolumuzda liyakat ve hukuk çalışmıyor.
Milli Takım 20 yıldır Dünya Kupası’na gidemiyor.
Devletin imza attığı bunca güzel stat ve tesise yazık, çok yazık! Alışılagelmiş düzenleri bozulacak diye ‘‘Spor Yasası’na’’ karşı çıkıp, bu kirli düzene suskun kalan tüm kulüp başkanları, bu rezillikte suçsuz mu?
Kimi iş adamı, kimi tüccar, kimi politikacı. Genelde futbolla ilgileri taraftarlık ve takım sevdalısı boyutunda mı, bu da tartışılır! Futboldan ve futbolcudan anlamıyorlar. Antrenör seçerken, eş dost tavsiyesine kulak veriyorlar.
Ya da; siyasi kaygılarla antrenör seçiyorlar.
Çoğunlukla işe adam değil, adama iş buluyorlar. Kendilerinin üzerinde bir güç istemedikleri için; kimseye danışma gereği duymuyorlar ama yolda görüp selam vermeyeceğiniz menajerlerin elinde oyuncak olmuşlar.
Duvara her tosladıklarında hatayı sistemde değil, teknik adamda buluyor ve yeni yeni hatalar yapıyorlar. Şimdi; herkes soruyor.
“Türk futbolu neden başarısız?” Oysa ülkemizde futbola olan ilgi doğru kurgulansa Türk futbolu bambaşka bir yerde olurdu.
Siyasetten tamamen uzak, özerk bir federasyon...
Torpilsiz ve bu işi becerebilecek donanıma sahip bir başkan ve MHK başkanı...
İşte Türk futbolunun kurtuluş reçetesi.
Bu sezon İzmir olarak Süper denen ligde yokları oynadık. Altay ve Göztepe’nin kötü yönetilmesi, maalesef başarısızlık ve yanlış yapılanmalarından dolayı çok zor bir sezon yaşattılar hepimize ancak Türk futbolunda yaşanan bu kaosu da ivedilikle kullanmaları gerekiyor.
İki güzide kulübümüz iç çekişmeleri bir yana bırakıp, hiç vakit kaybetmeden şaibeli olan bu ligde küme düşmenin kaldırılması için var güçleriyle savaşmalılar. Birlikte yol haritası çizmeliler...
Bu durumlarda şehrin bütünleşmesi gerekir.
Geçtiğimiz günlerde İZVAK Başkanı Ali Erten ilk ateşi yakmış, ‘Son günlerde zirveye ulaşan kaos ortamını sonlandıracak adil bir karar alınmalı. Şampiyon olan takımlara hakları elbette teslim edilmeli, ancak bu yıl ligden düşme kaldırılmalı’ demişti.
Çok değerli bir adım ancak sadece taban birlikleri değil, bu şehrin atananları, seçilenleri, Sivil Toplum Örgütleri, öyle bir gürültü çıkarmalılar ki, sesleri “Beştepe”ye kadar ulaşsın…
Bu kadar ucuz olmamalı, İzmir’in büyük markası olan Altay ve Göztepe’yi kurda kuşa yem etmek…
2003 yılında iki takım birlikte küme düştükten sonra İzmir uzun yıllar Süper Lig’de temsil edilmemişti.
İzmirlilerin lobiciliklerle bu ülkede nasıl söz sahibi olduklarını görsünler… Lütfen sayın kulüp yöneticilerimiz birlik olun.
İzmir’in dinamikleri ayağa kalkmalı. Birlikte başarabiliriz.