Futboldaki gelişmeleri her zaman ilgiyle izliyorum. Örneğin; Avrupa ülkelerinde neler oluyor demekten çok, oralarda neler olmuyor, ona bakmaya çalışıyorum.
Orada futbolu, sadece futbol dünyasından gelen kişiler yönetiyor, ailelerle bütünleşmiş güçlü altyapılara yapılan yatırımlar her geçen gün artıyor. Olmayan tek şey, başta Futbol Federasyonu olmak üzere, hiçbir kulüp siyasete bulaşmıyor.
Kendi ülkeme dönüyorum ve büyük üzüntü duyuyorum, hâlâ yabancı futbolcu enflasyonu devam ediyor. Kendime soruyorum, “Acaba bu kadar oyuncu ne işe yarıyor?” diye. “Kulüplere inanılmaz yük bindiren ve iflas noktasına getiren büyük miktarda borçlar, kime ne fayda sağlıyor?” diye cevap arıyorum, ama bulamıyorum.
Ülke futbolu, UEFA sıralamasında düşüşünü sürdürüyor. Önüne gelen, takımlarımıza yenilgi tattırıyor. Bu sezon bir takımımız şampiyon olacak, ancak doğrudan Şampiyonlar Ligi’ne katılamayacak. Yani Türk futbolu, yanlış kararlarla zaman kaybediyor...
Türk futbolunda devam eden bu karmaşık ortam ne zaman son bulacak, kimse bir tahminde bulunamıyor. Bu konuda benim değişmeyen görüşüm aynen devam ediyor. Yabancı sayısı acilen gözden geçirilmeli, ücretler düşürülmeli, güçlü ve bilimsel altyapı anlayışı hâkim kılınmalı ve Türk futbolu siyasetten arındırılmalıdır. Futbolumuzun kalkınması için, çok ciddi ve kararlı bir reforma ihtiyaç var. Yoksa şimdiye kadar olduğu gibi yerimizde saymaya devam ederiz.
***
Altınordu modelinin örnek alınması ve bunu aşılamak, 7’den 70’e herkesin memnuniyetle karşılayacağı bir konu. Ancak asıl sorun, Altınordu gibi yönetilen kulüplerimizin sayısı kaç? Çoğu kulüp yöneticisi, Altınordu modeli düşüncesinde; ancak yöneticilerin sadece düşüncede kaldığı aşikâr…
Örnek alınan Altınordu’ya baktığımız zaman, yıllardır Hüseyin Eroğlu gerçeği var. 1. Lig’e çıktıktan sonra Hüseyin Hoca’yla hiçbir zaman çok iddialı olmadılar. Ayakları yere hep sağlam bastı. Kulübün yapısını ve Türk futboluna katkılarını hepimiz biliyoruz... Buligde, istikrarla yaşıyorlar.
Altınordu, üreten ve ürettiğini çok iyi pazarlayan bir kulüp. A takımda şans bulan futbolcular, her zaman iyi performans göstermek zorunda. Bu performansı gösteremediğinde, alttan gelecek ismin formayı hemen kapacağının farkında!
Altyapı ve teknik heyette istikrar önemli, ama öncelikle tüm yapıda istikrar gerekli…
***
Türk futbolu gerçekten can çekişiyor... Son örnek de yıllarca Süper Lig’de mücadele etmiş, borçsuz yönetilen kulüp olarak herkesçe parmakla gösterilmiş ve İstanbul takımlarının korkulu rüyası haline gelmiş Akhisarspor’un bu denli kötü duruma düşmesi. Gerçekten çok üzücü bir durum!
Süper yönetilen borçsuz kulüpten, transfer yasağı yiyen ve borçtan dolayı otobüsünü satan kulüp haline geldiler. Bu da yalnızca 2 sene sürdü!
Türkiye’de futbol yöneticilerine, geride bıraktıkları borç için bir yaptırım uygulanmadığı sürece, bu çöküşler bitmeyecek!
Dün Manisaspor, Bucaspor, Karşıyaka... Bugün de Akhisarspor... Böyle dövünüp dururuz...