Ülkemizin yetiştirdiği en önemli cimnastikçilerden biri olan Ferhat Arıcan, kelimenin tam anlamıyla bir madalya canavarı... Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olimpiyatta yarışacak ilk erkek cimnastikçi olmanın gururunu yaşayan 25 yaşındaki sporcu, “Hedefim olimpiyatlarda ülkeme madalya kazandırmak. Tüm Türkiye’nin desteğini bekliyorum. Ülkemi layıkıyla temsil edeceğime herkes inansın” dedi
Türkiye’de artistik cimnastik dalının en iyi sporcularından biri olan İzmirli Ferhat Arıcan, başarıya doymuyor. Arıcan, Cumhuriyet tarihinde olimpiyatlarda ülkemizi temsil eden ilk cimnastikçi olma unvanının yanı sıra, bu spor dalında literatüre 3 hareket kazandıran ve dünya şampiyonalarında finale kalan ilk Türk sporcu olma unvanını da elinde bulunduruyor. 2020 Tokya Olimpiyatlar’ı öncesi sponsor desteği beklediğini dile getiren Arıcan, başarı hikayesini Milliyet Ege’ye anlattı. Spor Müdürümüz Mehmet Demirtaş’ın sorularını yanıtlayan madalya avcısı, “Hedefim Türk cimnastik tarihinde bir ilki daha başararak olimpiyatlarda kürsüye çıkan ilk cimnastikçi olmak” dedi.
- Madalya ve başarılarla dolu spor hayatın nasıl başladı?
4. sınıfa giderken bahçede ellerimin üzerinde yürüyen bir çocuktum. Fazlasıyla hareketli ve yerimde durmuyordum. Evde kapı eşiklerinin üzerinde oturduğumu söylerlerdi hep. Tavanda bile ayak izlerim varmış. Bu hiperaktifliğimi beden eğitimi öğretmenim keşfetti ilk. Ve ardından Büyükşehir Belediyesi’ne gönderildim. Fuarda küçük hobi spor okulu var. Oraya ilk gün gittiğimde denge tahtasında herkesi yürütmeye çalışıyorlardı. Ben orada da ellerimin üzerinde yürüdüm. İlk antrenörüm orda bu çocuk niye daha önceden buraya getirilmedi diye anneme serzenişte bulunmuş. Orda bir gün geçirdikten sonra Bornova’da daha profesyonel bir salona gittim. Hikayem orada başladı. Geç başladım diyebilirim. Direk branşlaşma ile bu spora girdim. Ama daha küçük yaşlarda başlasaydım belki daha çok esneklik kazanabilirdim. Bu eksikliği çok çalışarak ekarte ettim. 2005-2017 arası üst üste 12 kez Türkiye Şampiyonluğum var.
- 2020 Tokyo Olimpiyatları için hazırlıklar nasıl gidiyor?
Çalışmalarımı Atatürk Stadyumu’nun etrafındaki, Bakanlık tarafından yapılan Olimpik ebatlarda olan balon cimnastik salonunda gerçekleştiriyorum. Olimpiyatlara hazırlanan bütün sporcular orada çalışıyor. Günde 6-7 saat çalışıyorum . Aynı zamanda Milli takım halinde çalışıyoruz. Ukraynalı bir hocamız da ekibe dahil oldu. Takım halinde kenetlendik. 2018 sonunda Katar’a gideceğiz. Orada takım olarak ilk 24’e girmeye çalışacağız. 2019’da da takım olarak ilk 12’ye girmemiz lazım. Şuan da takım olarak gitmeyi yakın görüyorum. Bireysel olarak da kotayı aşabileceğime inanıyorum. Madalya ile de gitmem mümkün ve Avrupa’da son finalist olmam bu kotanın önünü açıyor. Paralel aletinde Dünya sırasında yerim var. Ama cimnastik zor ve nankör bir spor. 15 yıl hazırlandığım yarışta elimin kayması beni madalyadan etti. Bu da bana yaptığım sporda hiçbir zaman kesin konuşmamam gerektiğini öğretti. Bana ne hedefliyorsun diye sorduklarında hep ‘Kendi yaptığımı, hazırlığımı şimdi de yapabilmeyi hedefliyorum’ diyorum.
- Kendi adına sponsor ve medya desteğini nasıl buluyorsun?
Sponsora geleceğime katkı ve garantiye alma anlamında gerekli duyuyorum. En ufak bir sakatlık bizim bu sporda sonumuz olabiliyor. Maddi anlamda sorunsuz bir çalışma ortamı geçirince başarı yüzdesi daha da artıyor. Sponsor bulmakta zorluk çekiyoruz. Kimse cimnastik branşına yoğunlaşmıyor. 2016 yılı Milliyet Spor ödülüne aday oldum. Medya desteği çok eksik. Bütün sporların temeli olan branşa ilgi çok az. Bir spor kültürümüz yok. Sadece futbol kültürü var ona da kültür diyemeyiz. Daha çok holiganlık üzerine kurulu bir yapı. Futbolda futbol oynadığın için para kazanırsın ama bizde madalya alırsan ve başarılı olursan para kazanırsın.
- Çalışma azmini neye dayandırıyorsun?
2016 yılında Olimpiyatlara giden ilk Türk sporcuydum. Şimdi de 2020 Tokyo Olimpiyatlarına hazırlanıyorum. 2016’da büyük bir talihsizlik yaşadım. Madalyanın en büyük adayıydım. Son harekette paralel çubuktan kaydı. Teknik ya da başka bir hata değildi sadece şanssızlıktı. Elim kaydı ve düştüm. Aldığım not 14.733’dü, tek hata ile puanım 15.733 oldu ve 3. oldum. Talihsizliklerin hepsi bana ders oldu ve bu hata benim çalışma azmimden götürmedi. Aksine beni hazırlanmak ve daha iyiye ulaşmak yolunda hep itici güç oldu. Aldığım başarılarda Milli duygularımın da çok büyük etkisi oldu. Kürsüde boynumda madalya ile Türk Bayrağı’nı dalgalandırıp, İstiklal Marşı’mızı dinletmek benim yaptığım şeyin gurur verici yanını bana fazlasıyla hissettirdi. Herkesin gurur duyması bile benim gururlanmama sebep oldu.
- Dünya Artistik Cimnastik Litaretürüne girmek ve ‘Muhteşem Süleyman’ diye anılmanın hikâyesi nedir?
Cimnastikte yaptığımız her hareketin bir ismi var. Mesela Kovács diye bir adam bir hareket dizisi ortaya koymuş ve artık ondan sonra o kalıp hareket dizisini yapan herkes o hareketi ‘Kovács Hareketi’ diye anıyor. Bunların hepsi o hareketi ilk yapan kişinin adını adını almasıyla oluşur. Biz de ilk 2008 yılında gençlerde bir hareket çıkardık antrenörümle. Adını da ‘Arıcan Hareketi’ koyduk. Daha sonra 2013 ve 2014’de turnuvalarda da bu hareketi yaptım. Büyük beğeni ve ilgi uyandırdı. Bi nevi buluş gibi bir şey bu. O şey artık sonsuza kadar cimnastik litaretürde kalıyor. Ben de 3 farklı hareketle jimnastik tarihine ve litaretürüne 3 farklı hareket kazandırdım. 2013 Hırvatistan Dünya Kupası’nda finallere kalmıştım. O zaman bıyık sakalım daha fazlaydı. O zamanlarda hem Türkiye’de hem de Avrupa’da Osmanlı tarihini ele alan dizimiz fazlasıyla ilgi çekiyordu. Tam finalde yarışmaya çıkıp selam verirken adım okundu Ferhat Arıcan diye. Ardından adımın anonsuna ‘Muhteşem Süleyman’ eklendi ve tüylerim diken diken oldu. Daha sonra tüm rakiplerim beni ‘Muhteşem Süleyman’ diye andı.
‘En büyük destekçim ailem oldu’
Ailemin benim spor hayatıma başlamam ve spor eğitimimi almamda bu başarıları bu dereceleri almamdaki desteği çok büyük. En başta yola Buca’daki evimizi Bornovada’ki spor salonumun yakınlarına taşıyarak yaptılar. Bir çok yetenekli genç, ailesinin farklı sorumlulukları sebebiyle parlayamıyor veya spor hayatına son veriyor. Benim ailem her zaman spor yapmam konusunda büyük destekçim oldu. Onlara bir kez daha şükranlarımı dile getirmek istiyorum.
Geleceğin Ferhat’ları Kolektif Akademi’de
Coşkun Boncuk ile çıktığımız yolda ilk hedefimiz bizim yetiştirdiğimiz sporcuların bayrağı taşıdığımız noktadan almaları ve daha ileri götürmeleri oldu. Sporun ilerlemesi ve gelişmesi için böyle bir adımı attık. Bünyemizde cimnastik başta olmak üzere Bale, Zumba, Crossfit gibi dallarımız da mevcut. 3-12 yaş arası temel cimnastik eğitimi ile başlıyoruz. 100’ün üzerinde sporcumuz ile eğitimimizi sürdürüyoruz. Coşkun Boncuk ile ortak Buca da Kolektif Spor Merkezi işletiyoruz. Boncuk hem milli takım arkadaşım hem eniştem olur. Onla 2-3 yaş arası çocukların bedenlerinin sağlıklı gelişimi için de çalışmlarımız sürüyor. Anne çocuk eğitimi içinde birlikte eğitime başlıyoruz. 2-3 yaşlarında başlanan şeye cimnastik adı verilmemeli. Hareket eğitimi adı altında toplanan kordinasyon, esneklik, motorik becerilerin temeli atılmalı o yaşta. Bize gelen 4-5 yaşındaki çocuğa asla sen cimnastikçi olacaksın demiyoruz. Motorik becerilerini kazandırmak istiyoruz. Kolektif Akademi, haftanın 6 günü, 2-12 yaş arası temel cimnastik dersleri, yetişkin cimnastiği ve fonksiyonel antrenmanlar ile çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor.