Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, ilk başlarda yeteri kadar önemsenmese de, ciddi şekilde dünyayı etkisi altına almış durumda. Elbette salgının sağlık ve ekonomiyle ilgili kısmı malum. Ancak Kovid-19, uzun zamandır konuşulan, ancak “ağırdan alınan” pek çok projenin öne çekilmesine “vesile oldu” da denilebilir...
Şimdi bu da nereden çıktı demeyin, zira, elektrikli araçlar ve emisyon değerlerinin düşürülmesi gibi konular, son 5-10 yıldır tüm küresel şirketlerin gündemindeydi. Ancak mevcut ve köklü şirketlerin gündeminde, ajandasında olan “elektrikli mobilite çözümleri”ne geçiş için, deyim yerindeyse “ayak sürüme” dönemi yaşanıyordu son zamanlarda.
Zira üreticiler, dizel skandalı sonrası elektrikli araçlar için hızlı bir çalışma içine girmiş, mühendisliğe çok büyük bütçeler ayırmış, ancak yeteri kadar kazanç sağlayamadığından işleri biraz “ağırdan almaya” başlamıştı. Bu nedenle de köklü olmayan, hatta “yeni doğan” otomotiv markalarıyla tanışmaya başladı dünya. Kimisi otomobil, kimisi süper spor araç, kimisi de ağır kamyon üretmek üzere yola çıktı ve bu uğurda melek yatırımcılardan ciddi bütçeler almayı, ortaklar edinmeyi başardı. Tabii tüm bu şirketlerin ortak yöne de, genç oldukları kadar “elektrikli araç üretimi” konusuna eğilmiş olmalarıydı.
Kovid-19 salgını, kuşkusuz “bireysel mobilite” kavramının yıldızını da yeniden parlattı. Bu dönemde, insanların bireysel araçlara yönelme eğiliminin artacağını söylüyor araştırmalar. Bu da, en “temiz haliyle” elektrikli araçlarla olacak gibi görünüyor.
İşte tüm bunları alt alta eklediğimizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fikir öncülüğünü yaptığı ve Türkiye’nin önde gelen sanayi şirketlerinden oluşan bir konsorsiyumun sahibi olduğu Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun, Mayıs 2018’de resmen başladığı “Türkiye’nin Otomobili” serüveni “her açıdan tam da zamanında” bir proje oldu. Türkiye, bu sayede “salgının da itici gücüyle” rekabetin tam ortasında yer alacak. Projenin bugüne kadar büyük aksamalar yaşamadan geldiği aşamaya bakıldığında, bugünden itibaren tüm dünyada “bireysel ulaşım gereksinimleri”ni karşılama yarışında bir Türk markası da yerini almış olacak. Gerek teknolojik avantajları gerekse de her beğeniye uygun tasarım ve araç tipleriyle. Ne erken ne de geç üstelik...