Hasan Mert Kaya

Hasan Mert Kaya

Tüm Yazıları

İstanbul, taşın ve ahşabın yan yana dizildiği, medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir. Bu şehrin kaderi sadece tarihi olaylarla değil, devasa yangınlarla da şekillendi.

İstanbulun yangın hatırası

Geride bıraktığımız hafta ne yazık ki ülkece sarsıldığımız bir yangın felâketi yaşadık. Yangında ara yıl tatilini Bolu Kartalkaya’da ailece kar tatili yaparak geçirmek isteyen 36’sı çocuk 78 vatandaşımızı yitirdik. Yaşamını yitiren insanlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve tüm ülkemize sabırlar diliyorum. Yangın felâketi tarih boyunca insanlığın en çekindiği afetlerden oldu.

Haberin Devamı

İstanbulun yangın hatırası

Antik çağlardan günümüze Roma, Antakya, Londra, Paris gibi şehirler yıkıcı yangınlar geçirdi. İstanbul, taşın ve ahşabın yan yana dizildiği, medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir. Ancak bu şehrin kaderi sadece tarihi olaylarla değil, kuşkusuz devasa yangınlarla da şekillendi ve yangınlardan payına düşen yıkımları yaşadı. Bizans’tan Osmanlı ve Cumhuriyet’e uzanan şehrin ateşle imtihan süreci, yalnızca binaları değil, hafızalarımızı da yaktı geçti.

İstanbulun yangın hatırası

Ahşap Şehrin Kaderi

Bizans döneminde taş ağırlıklı konutların çoğunlukta olduğu İstanbul, Osmanlı döneminde ahşap yapıların hâkim olduğu bir şehir hâline geldi. Bunun temel nedeni depremin yıkıcılığı karşısında ahşap malzemenin esnekliği, hafifliği ve deprem karşısında dayanıklı oluşuydu. Öte yandan ahşap yangına karşı ise büyük bir zaaf taşıyordu. Üstelik evler birbirine bitişikti ve sokaklar dardı. Küçük bir kıvılcımın bile devasa bir yangına dönüşmesi an meselesiydi. Bu yüzden halk, yangınları sadece fiziksel bir felaket değil, bir “ilahi bir ceza, bir gazap” olarak da görürdü. Kimi zaman mangaldan düşen bir köz, kimi zaman ocakta unutulan bir yemek, kimi zaman ise kasıtlı çıkarılan yangınlar Osmanlı İstanbul’unun gündelik hayatının bir parçası oldu.

İstanbulun yangın hatırası

Tulumbacılar ve İlk Teşkilatlanma

Önceleri yangınla mücadele işi mahalle halkının dayanışmasına bırakılmıştı. Her evin bir su fıçısı bulundurması şarttı, yangın çıkınca herkes seferber olurdu. Fakat zamanla artan yangınlar karşısında bu gönüllü ve amatör çabaların yetmediği görüldü. 18. yüzyılda icat olan tulumba yangın söndürme pratiğinde bir devrim yarattı. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, bu icattan etkilenerek tulumbacılar ocağını kurdu. Yeniçerilerin içinde oluşturulan bu teşkilat zamanla İstanbul yangınlarının başlıca mücadele gücü haline geldi.

Haberin Devamı

İstanbulun yangın hatırası

Büyük Yangınlar ve Ders Alınmayan Geçmiş

İstanbul’da çıkan büyük yangınlar, sadece birkaç haneyi kül etmekle kalmazdı. Hocapaşa Yangını (1826), Büyük Beyoğlu Yangını (1870) gibi felaketler, koca mahalleleri yerle bir etti. 19. yüzyılda modernleşme adımları atılmasına rağmen, yangınlarla mücadelede Batı’daki kadar hızlı bir dönüşüm ne yazık ki sağlanamadı. Beyoğlu Yangını’nın ardından Sultan Abdülaziz, modern bir itfaiye teşkilatı kurulmasını istedi ve günümüzde Feriköy Latin Katolik Mezarlığı’nda medfun olan Macar asıllı Kont Széchenyi İstanbul’a çağrıldı. Böylece ilk kez profesyonel bir itfaiye sistemi kuruldu. Diğer yandan İstanbul’un dar sokakları ile birleşen düzensiz yapılaşma ve ihmaller kurulan bu modern teşkilatın da etkisini sınırladı.

Haberin Devamı

İstanbulun yangın hatırası

Cumhuriyet ve Yeni Bir Dönem

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yangın söndürme işleri askeri teşkilattan ayrıldı ve belediyelere devredildi. İstanbul İtfaiyesi zamanla modern araçlara kavuştu, eğitimler düzenlendi, yeni düzenlemeler getirildi. Ancak sorunlar bitmedi. Bugün hâlâ dar sokaklarda park edilen araçlar, yanlış şehirleşme ve süre giden ihmaller yangınların büyümesine ve maalesef can kayıplarına neden olabiliyor.

İstanbulun yangın hatırası

Unutulmaz dersler

Tarih bize şunu öğretiyor: Yangın, sadece bir felaket değil, aynı zamanda bir hafıza kaybıdır. Tarihi yapılar, arşivler, sanat eserleri, nice anılar bir anda yok olabilir. İstanbul’un ateşle dansı halen devam ediyor. Önemli olan mesele bu dansı felakete dönüştürmemek. Geçmişten ders alarak, bugünü daha sağlam inşa etmek gerek. Zira İstanbul ve yaşadığımız hemen her yer sadece taş ve ahşaptan ibaret değil, ortak hafızamızın da bir parçası. Hızla denetim altyapısı yeniden düzenlenmeli ve sürdürülebilir bir şekilde ciddi kontrollerle desteklenmeli.

İstanbulun yangın hatırası