Sosyolog, mühendis, yazılımcı, protez teknikeri... Kartvizitlerinde böyle yazıyordu. Şimdi ise onlar genç birer çiftçi. Dünya Çiftçiler Günü’nde kent yaşamını bırakıp köylerinde üretim yapan taze çiftçiler anlatıyor.
Bugün Dünya Çiftçiler Günü. Çiftçilik aslında dünyanın en yaşamsal mesleği. Zira, onlar üretmezse hepimiz aç kalırız. Bugün soframızda ne varsa hepsini, toprağı emek ve sabırla işleyen çiftçilere borçluyuz. Ama bu yalın gerçeğe karşın çiftçilik, günümüzde dudak bükülen bir mesleğe dönüşmüş durumda. Kırsalda büyüyen gençler, toprağı işleyerek üretim yapmak yerine, şehirlerde çileli kariyer basamaklarını tercih ediyor. Haliyle köyler de boşalıyor.
Bu sadece bize özgü de değil. Dünya genelinde çiftçilerin yaş ortalaması 50’nin üstünde. Türkiye’de ise ortalama 55’e dayanmış durumda. Böyle giderse ekip biçecek insan kalmayacak. Köyleri ve çiftçiyi destekleyip, üretimi sürdürülebilir kılmak, tek çıkış yolumuz. Özellikle topraktan kopan gençliği, üretime özendirecek çözümlere odaklanmamız gerekiyor. Aslında köyleri yeniden çekim merkezine dönüştürecek sayısız örneğe de sahibiz. Eğitimli, teknolojiye hâkim, vizyoner birçok genç, köylerde büyük işlere imza atıyor. Onlardan biri de 28 yaşındaki Özge Yüksel.
Mühendislikten çiftçiliğe
Hikâyesi oldukça çarpıcı Özge’nin. Tekstil mühendisliği okuyup, İtalyan tekstil firmasında çalışırken paylaştığı kombinler sayesinde de sosyal medyada hatırı sayılır bir takipçi kitlesine ulaşmış. Ancak pandemide işler durunca, zorunlu izne çıkarılmış. O da ailesinin yaşadığı Aydın Efeler Baltaköy’e dönmüş. Kombinleri orada paylaşırken takipçileri, ailesinin ürettiği enginarlardan da siparişler vermeye başlamış. Zamanla siparişler o kadar yoğunlaşmış ki Özge tekstil sektörünü bırakıp, tarımsal üretime adım atmış. Şimdi 500 dönüm alanda, enginar, domates, zeytinyağı ve çilek üretiyor. Sadece 3-4 yılda bölgenin en büyük enginar tedarikçisine dönüştüklerini anlatan Özge, vizyon ve mühendislikle birleştiğinde çiftçiliğin hem kazançlı hem de dünyanın en keyifli işi olduğunu söylüyor: “Günde 3-4 saat uyusam da çiftçiliği çok seviyorum. Doğayla iç içe çalışmak, insana huzur veriyor. Sonuçta insanlarla daha az uğraşıyorsunuz. Bunaldığınızda kaçabileceğiniz alanınız var. Elbette her şey, güllük gülistanlık değil. Ürünü iyi yetiştirmek için çok çaba harcamalısınız. Sürekli ayağınız toprakta olmalı. Sorunlara yaratıcı çözümler bulmanız gerekebiliyor. Mesela ben tarladan çıkan her şeyi değerlendirmeye odaklıyım. Sıfır atıkla üretim yapıyoruz. Marketin almadığı domatesleri, davet ettiğimiz şeflerin reçeteleriyle pizza sosuna dönüştürüyoruz. Enginar yapraklarımız, ilaç sektöründe kullanılmak üzere Hollanda’ya ihraç ediliyor. Böyle çözümler kazancı ve işin keyfini artırıyor.”
Yazılımcıydı çiftçi oldu
Tarsuslu Samed Çiner (35) de yazılım mühendisi olmasına rağmen, toprağı terk etmeyip tarıma değer katan genç çiftçilerden. Yazılım sektöründe bir süre çalıştıktan sonra ata mesleği çiftçiliğe dönen Çiner, ziraat mühendisi ağabeyi Yasin (37) ile Verimli köyünde sera ve tarlalarda 22 çeşit ürün yetiştiriyor. Tabii aldıkları eğitim, işlerine vizyon katmış. Tarlaları uzaktan kontrol eden meteoroloji istasyonu kurup, seraları cep telefonu uygulamasından otomasyonla yönetebiliyorlar. İhracat odaklı ekimlerle, babalarından devraldığı işi, 4-5 kat büyütmeyi başarmışlar. Çiftçiliğin, sabahın 5’inde yağmur sıcak demeden arazide olmayı gerektiren zor bir iş olduğunu ancak toprağın verilen emeğe cömertçe karşılık verdiğini aktaran Samed, “Bizim jenerasyondan aile çiftliklerini devralanlar var ama bir alt jenerasyon yani 20’li yaşlar hiç toprağa girmek istemiyor. Hayat onlar için bilgisayar başında. Çiftçiliği de küçümsüyorlar ama herhangi bir video paylaştığımda, keşke benim de böyle bir yaşamım olsa diyorlar. Tarlada doğru ürünü ekip işinize vizyon katarsanız, çiftçilikten çok ciddi kazançlar elde ediliyor” diyor.
Yerel tohum üretiyor
Trakya Üniversitesi Protez Teknikerliği bölümünden mezun olduktan sonra 9 ay protez sektöründe çalışan Asuman Kesmen (39) de evlendikten sonra eşiyle birlikte ailesinin yaşadığı İzmit’e bağlı Bayraktar köyüne yerleşmiş. Köyde çiftçilik ve hayvancılık yapmaya başlayan Kesmen’in tohum ve fide yetiştiriciliğiyle ilgili paylaşımları büyük ilgi görüyor. Kocaeli’nin semt pazarında seralarda ürettiği sebze ve fideleri satan Kesmen, “Çiftçilikle de geçiniliyor ama planlı çalışmak gerekiyor. Çiftçilik ve köy hayatı beni daha çok mutlu etti. Hem sosyalliği hem de yaşam tarzı olarak beni doyurduğu için bu işte yoğunlaştım” diyor.
Hayali “Diplomalı Hıyarcı” markası
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu 30 yaşındaki Uğur Karahan da şehirde bir kariyer yerine ailesinin yaşadığı köyü seçmiş. Tokat Turhal’a bağlı Borsa Mahallesi’nde yaklaşık 10 dekar arazide fasulye ve kornişon salatalık üreten Karahan, “İşim çocukluktan beri toprakla uğraşmayı seviyorum, asgari ücretle sağda solda çalışacağıma kendi işimi yapıyorum. Polisliğe başvur dediler çok birkaç kez başvurdum ama iyi ki olmamışım. O parayı zaten kazanıyorum burada. Toz toprak uğraşmak zor gelebilir ama özgürüm, mutluyum. İleride de ‘Diplomalı Hıyarcı’ markasıyla turşu fabrikası kurmayı planlıyorum” diyor.