Yeni yıla girerken, aralık ayında insanlar “durum değerlemesi” yaparak, gelecek yılı programlandırır, fiyatlandırır.
Bu değerlemeler, en düşük gelir grubuna sahip kişi ve ailelerden en varlıklı kişi ve ailelere, en küçük işyerlerinden en büyük işyerlerine her yıl öncesi yapılan değerlemelerdir.
İnsanların gelecek hakkındaki programlarını, fiyatlamalarını yaparlarken, onları önce moralleri ve gelecek hakkındaki bekleyişleri, daha sonra da sosyal ve ekonomik şartlar etkiler.
n Moraller, bekleyişler olumlu ise, insanlar geleceklerini programlarken, fiyatlandırırken daha cesur daha gerçekçi olurlar.
İş adamı yatırımını, üretimini büyük tutar. Çalışanlarına yapılacak ücret zammını yüksek tutar. İmkânı olan ev, otomobil alacak ise, birikimlerini ve kredi imkânlarını korkmadan kullanır.
Yeni yıl öncesi moraller bozuk ise, bekleyişler kötü ise, imkânı olanlar “harcamaları kısarlar”. Kredi kullanacaklar borçlanmaktan korkar. Yatırıma, üretime, tüketime gidecek para alternatif yatırım alanlarına yönlendirilir.
Bu aralık ayına, ülkeyi ve insanlarımızı yurt içinden ve yurt dışından olumsuz etkileyen gelişmelerle başladık.
Ekonomi cephesindeki olumsuz gelişmelerin başında fiyat artışları, enflasyon var.
Kasım ayında Tüketici Fiyatları artışının yüzde 12.98, yurt içi üretici fiyatları artışının yüzde 17.30 gibi yüksek oranlarda gerçekleşmesi endişe yarattı.
Enflasyondaki artış yanında dolar ve altın fiyatlarındaki artışlar da önemli.
Fiyatlar artıyor
Geçen yıl bugünlerde 3.15 TL olan dolar yüzde 22’den fazla arttı. 3.85’TL’nin altında - üstünde dolanıyor.
Geçen yıl bugünlerde 132 TL’den satılan altın gramı şimdilerde 155 TL’nin altında üstünde dolanıyor.
İnsanlar kendi durumlarını değerlendirirken, önce bir yılda net gelirlerindeki artışa, sonra da bir yılda enflasyonun ne kadar arttığına, dolar ve altın fiyatındaki artışa bakıyorlar.
Geçen aralıktan bu aralık ayına enflasyondaki artış, dolar ve altın fiyatındaki artış yatırımcının da üreticinin de moralini bozacak boyuta ulaştı.
Ekonomi için önemli olan birikimlerin Türk parasında kalması. Finansal sistem içinde Türk parası olarak birikmesi. Ve Türk parası kaynağın yatırım ve üretim artışına yönelmesi.
Enflasyon ve dolar ile altın fiyatlarındaki net artış karşısında, banka mevduatı faizinin düşük kalması, bir yanda kaynakların bankalara yönelmesini engellerken, öte yanda bankalara yönelen kaynakların önemli bölümünün döviz hesaplarını büyütmesine neden oluyor.
Çarklar dönüyor
Her şeye rağmen Türkiye’de üretimde, ihracatta, çarşı pazarda işler yürüyor. Banka sistemimiz olumsuz gelişmelerden etkilenmedi. Bütün sorunlarımıza rağmen geçen temmuzdan bu temmuza iş bulduğunda çalışmaya hazır kadın ve erkek sayısı 1 milyon 240 bin artarken iş arayanların 1 milyon 120 binine iş bulundu.
İlk 9 ayda cari açığımız 31 milyar dolar oldu ama, açığı finanse edecek döviz girişi gerçekleşti. Piyasa anlatımıyla, döviz arayan günlük fiyatı ödediğinde döviz bulabiliyor.
Ne var ki, insan tabiatı bu. Bardağın yarısı dolu olsa da, bardağın boş kısmına bakarak değerleme yapıyoruz. Ekonomi denilen şeyin merkezinde insan var. Gelecek yılın daha iyi olması, insanın moralinin düzgün, bekleyişlerinin iyimser olmasına bağlı. Morali yükseltecek, bekleyişlerde iyimserlik sağlayacak olan önce ekonomik göstergelerdir. Daha sonra da ülkeyi yöneten kadrolardır.
Ülkeyi yöneten kadrolar inandırıcı açıklamalarla insanlara güven verirlerse, yatırımcılar, üreticiler, tüketiciler için olumsuz hava belli ölçüde dağılır.
Özetle, ülkeyi yöneten kadroların bu günlerde halka vereceği olumlu mesajlar yeni yıla girerken olumsuz göstergelerin yol açtığı moral bozukluğunu, kötümser bekleyişlerin neden olduğu olumsuz havayı düzeltebilir.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024