Louis Vuitton, Michelin ve Airbus’tan uyarı!
Fitili ilk ateşleyen Airbus CEO’su Guillaume Faury oldu. 150 bin çalışanına gönderdiği mektupta, şirketin 2024 hedeflerine ulaştığını ancak ABD’deki yönetim değişikliğiyle 2025’te artan iş riskleriyle karşılaşacaklarını belirtti.
Oysa Airbus, Boeing’i teknik ve ticari açıdan ziyadesiyle geride bırakmış durumda.
İkinci uyarıyı Michelin CEO’su Florent Menegaux yaptı. Fransa Senatosu’nda Avrupa’nın azalan rekabet gücünü rakamlarla ortaya koydu. 2019’da bir lastiğin üretim maliyeti Çin’de 100 €, ABD’de 127 €, Fransa’da ise 134 € iken, 2024’te bu rakam ABD’de 176 €, Fransa’da 191 € oldu. Bu şartlarda Fransa’da rekabetçi üretim yapmanın zorlaştığını vurguladı.
Tartışmayı alevlendiren ise dünyanın en zengin Avrupalı iş insanı, Louis Vuitton’un sahibi Bernard Arnault oldu. Donald Trump’ın yemin törenine katıldıktan sonra hissedarları ile buluşan Arnault, Fransa’da 3 milyar € ciro yapan şirketlere %40’tan fazla vergi getirilmesini eleştirerek bunun Fransa’da üretimi teşvik edecek nitelikte olmadığı söyledi. E.Leclerc’in sahibi Edouard Leclerc ise Arnault’nun ülkeyi terk etmekle tehdit ettiğini, bunun abartılı bir tepki olduğunu ifade etti. Arnault, X üzerinden sessizliğini bozarak Fransa’yı terk etmeyeceğini belirtti ve Leclerc’e süpermarket raflarında daha fazla Fransız malı satmasını tavsiye etti. Trump’ın rüzgârı Avrupa’yı şimdiden etkiliyor. Oysa Avrupa’nın sorunu Trump değil, gereksiz kamu harcamaları ve rekabet gücü.
AB liderlerinin güvenlik zirvesi
Yarın, 3 Şubat Pazartesi günü, AB devlet ve hükümet başkanları Brüksel’de bir araya gelecek. Liderler, Transatlantik ilişkileri, Avrupa’nın güvenliğini ve bu konuda atılması gereken adımları ele alacak. Almanya ve İtalya gibi bazı ülke liderleri, ABD’den savunma teçhizatı satın aldıkları sürece Washington’un Avrupa’nın güvenliğini sağlamaya devam edeceğini düşünüyor. Buna karşılık, Fransa ve İspanya gibi ülkeler, kıtanın güvenliğinin tamamen Avrupalılar tarafından üstlenilmesi gerektiğini savunuyor. AB Konseyi Başkanı Antonio Costa liderlere gönderdiği mektupta, Avrupa Komisyonu’nun savunma alanındaki beyaz kitabının ana hatlarını belirlemelerini talep etti. Ayrıca, Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlaması ve ABD ile külfet paylaşımı için atılması gereken adımlar sıralanacak.
Toplantıya İngiltere Başbakanı ve NATO Genel Sekreteri de davet edildi. Liderlerin gündeminde Grönland ve Ukrayna da olacak. Ancak AB’nin bu girişimi sonuç verecek mi, belirsiz. Zira muharip asker sayısı sınırlı, savaş tecrübesi az olan ülkelerin bir araya gelmesiyle Avrupa’nın güvenliğini tek başına üstlenmeleri pek mümkün görünmüyor. Düşünce tarzında bir değişiklik, ezber bozmak gerekiyor. Dahası, Türkiye’yi dışarıda bırakan bir savunma mimarisinin başarı şansı düşük. Dağ fare mi doğuracak, göreceğiz.
Komplekssiz AfD ve CDU işbirliği
Geçen hafta Almanya seçimlerine dikkat çekmiştim. Elon Musk’ın, aşırı sağcı AfD genel kurul toplantısına video konferans yoluyla katılması ve açıkça destek vermesinin etkileri sürüyor. Ancak bunun neticeleri henüz belli değil. Kamuoyu araştırmaları, Musk’ın AfD seçmeni üzerindeki etkisini modelleyemiyor. Bununla birlikte, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile AfD arasındaki fark 7 puana indi. Musk mı, yoksa AfD’nin komplekssiz afişleri mi sebep, bilinmez. Hafta içinde, CDU’nun düzensiz göçü engellemek amacıyla sunduğu önergeye aşırı sağcı AfD’nin destek vermesi, Almanya’da ciddi bir kırılmaya neden oldu. Oysa CDU başbakan adayı Friedrich Merz, partisinin AfD ile hiçbir şekilde işbirliği yapmayacağını açıklamıştı. Avusturya’da da aşırı sağcı FPÖ’nün lideri ve başbakan adayı Herbert Kickl, kendisini Volkskanzler (halkın şansölyesi) olarak tanımlıyor. Oysa bu unvanı Hitler, kendisini Führer olarak ilan etmeden önce, 1933’te kullanmaya başlamıştı. Tüm bu gelişmelerin Avrupa’da hiçbir kitlesel tepkiye neden olmaması da ayrıca dikkat çekici. Sanki dönülmez akşamın ufkundayız. Ancak vakit çok geç değil.
