Endişelerimiz, korkularımız, konuştuklarımız ve hatta beklentilerimiz çok farklıyken, bir anda her şey nasıl da değişiverdi, nasıl da aynı potoya giriverdik.
Hayatımızda ki tüm malzemeler birden tek kaleme iniverdi.
7’den 77’ye aynı şarkıyı söyler olduk.
Adı Korona!
Bu şarkı diğerlerinden biraz farklı.
Bu şarkı, nağmelerinde korku ve endişe barındıran, dil, ırk ya da renk ayırt etmeksizin herkesin aynı dönemde hep bir ağızdan söylediği bir şarkı.
Kim bilir belki de bu şarkı yeniden uyanışın şarkısı olacak.
Ve kim bilir belki de bu şarkı, birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunu, ayrışmanın, ayrıştırmanın ya da ayrıştırmaya çalışmanın, ‘korona’dan daha tehlikeli olduğu gerçeğini (bir kez daha) tüm çıplaklığıyla, gözler önüne serecek.
Ve kim bilir belki de insanoğlunun gözüne inen hırs ve ego perdesi yok olup gidecek.
Egolarınızı kapıda bırakın!
Şarkı deyince Michael Jackson ve Lionel Richie tarafından yazılan bir eser geldi aklıma...
“We Are The World”
Tabii ki çoğu şarkının bir hikayesi ve bir çıkış noktası vardır.
Bazıları bilinmez, bazıları sanatçılar tarafından açıklanır, bazıları ise adeta bir şehir efsanesi tadında dilden dile dolaşır.
İşte bu şarkısının hikayesi de şöyle:
1980’li yılların ortalarında ‘Afrika’ya yardım edelim’ çağrıları başlamıştı.
1984 yılında İrlandalı meşhur şarkıcı, söz yazarı ve politik eylemci Bob Geldof, Etiyopya’daki açlığa dikkati çekmek üzere, “Do they know it’s Christmas” adlı şarkıyı yazmış.
Şarkı, Geldof’un düzenlediği yardım kampanyası çerçevesinde “Band Aid” adı verilen İngiliz ve İrlandalı şarkıcıların oluşturduğu topluluk tarafından seslendirilmiş.
Akabinde, bu fikirden ilham alan Amerikalı bazı menajer, yapımcı ve sanatçılar da aynı konuya dikkat çekmek ve yardım sağlamak amacıyla bir girişim başlatır.
Michael Jackson ve Lionel Richie’nin yazdığı parça, 28 Ocak 1985’te aralarında Jackson, Richie, Stevie Wonder, Tina Turner, Ray Charles, Bruce Springsteen, Diana Ross, Bob Dylan ve Cyndi Lauper gibi sanatçıların yer aldığı 45 ünlü tarafından seslendirilir.
Kayıt, Hollywood’daki A&M stüdyolarında yapılır.
Şarkı mart ayında piyasaya çıkar ve hemen liste başı olur.
Daha ilk hafta bitmeden 800 bin albüm satılır.
5 Nisan’da 5 bin radyo istasyonu tarafından aynı anda çalınır ve 13 Nisan’da Amerika listelerinde bir numaraya kadar çıkarak, 4 hafta süreyle orada kalır.
Bu şarkı 1985 yılının en iyi şarkısı, yılın plağı ve bir grup tarafından seslendirilen en iyi pop performansı dalında Grammy ödüllerinin de sahibi olur.
Öte yandan Afrika’daki açlara yardım için kurulan ‘USA for Afrika’ adlı yardım kuruluşuna 30 milyon dolardan fazla gelir sağlar.
Bu hikayenin en can alıcı noktalarından biri ise 27 kez Grammy ödülü almış
Amerikalı organizatör, orkestra şefi, besteci, düzenleyici, müzisyen ve yapımcı Quincy Jones’un kayıt için bekleyen sanatçılara ilettiği, “Egolarınızı kapıda bırakın” yazılı davetiyedir.
Şarkı sözlerinin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Daha da geç kalınmadan yaşam biçimi haline getirmemiz gereken mesajlar var.
There comes a time
When we heed a certain call
When the world must come together as one
There are people dying
Oh, and it’s time to lend a hand to life
The greatest gift of all
Tek bir çağrıya önem verdiğimizde
Zaman geldi demektir.
İşte o an insanların tek vücut olması gereken andır.
İnsanlar ölüyor.
Şimdi yaşama el uzatmanın tam zamanı
Verebileceğin en iyi hediye budur.
Paylaşmanın tam zamanı!
AntoIne de Saint Exupéry, dünyada en çok okunanlar listesinde her zaman yer alan “Küçük Prens” kitabında der ki; kıtlık ekmeğin paylaşılmasına yol açar.
Ekmeğin paylaşılması ise ekmekten daha tatlıdır!..
Emin olun herkesin paylaşabileceği bir şeyleri vardır.
Bu kimi zaman eşyanız olabilir, zamanınız olabilir, ilginiz olabilir, sevginiz olabilir. Paylaşın, başka insanların hayatlarına dokunun.
Onların hayatlarına dokunurken kendi hayatınıza da anlam kattığınızı göreceksiniz.
Şimdi paylaşmanın tam zamanı.
Şimdi ihtiyaç sahiplerine el uzatma zamanı.
Birlik, beraberlik içinde ve koronasız yaşayacağımız güzel günler diliyorum.
Sağlıcakla kalın!
Evlerinizde kalın!