Kadın ve çocuklara yönelik suçların önlenmesi için cezaların artırılmasının yeteceğine yönelik anlayış çalışadursun, meselenin öncelikle kafalarda olduğuna dair örnekler son derece trajik biçimde önümüze çıkmaya devam ediyor.
Henüz 33 yaşında, Orhan Munis tarafından 15 yerinden bıçaklanarak öldürülen TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz’ı anımsarsınız.
Ve cinayetle ilgili davada verilen, tam da odak noktasını gösteren kararı.
Eşini yitiren, 3.5 yaşındaki kızıyla yaşayan Kaçmaz, tanıştığı Orhan Munis’le yapamayacağını anlayınca, bunu açıkça belirterek, yolunu ayırdı.
Ancak Munis’e göre bu kadar kolay olamazdı.
Kaçmaz’ı geceler boyu telefonla rahatsız etti, defalarca reddedilmesine rağmen evlenme teklif etti.
Munis, en sonunda Kaçmaz’ı son bir kez görüşmek üzere, evin yakınlarındaki bir parka çağırdı.
Dosyadaki bilgilere göre Munis, buluşmaya 19.5 cm uzunluğunda bir bıçağı çorabına saklayarak gitti.
Kaçmaz’la buluştu, her zamanki gibi evlenme teklif etti ve aynı yanıtı aldı.
Bu yanıtı alır almaz da Kaçmaz’ı öldürdü.
***
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Kaçmaz’ı çok sevdiğini söyledi.
Çorabına sakladığı bıçağı, “Kurban almaya gidiyordum” diye açıkladı.
Yanında kurban alacak parası olmadığı söylenince de “Bulacaktım” demekle yetindi.
İndirim almaya çalışan her katil gibi, sevgiyle, aşkla, cinayeti aklamaya yeltendi.
Mahkeme ne mi yaptı?
Munis’in, “ağırlaştırılmış müebbet” cezası almasını sağlayacak, “tasarlayarak öldürme” suçu yerine, müebbet hapis almasını yani ileride erken tahliyesini sağlayacak, “kasten öldürme” suçundan ceza verdi.
Mahkemeye göre, plan yapmamıştı, cinayete önceden karar vermemişti.
Mahkeme de sanık gibi cinayeti, “tutkulu sevgiye” bağlayarak, aynen şöyle dedi:
“Maktule ile ayrılmayı düşünmeyen, evlenmeyi isteyen sanık, maktulenin evlenme isteğini bir türlü kabul etmemesi, ayrılma düşüncesini kendisine hissettirip açıklaması sonucu içindeki tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi ve ruh hali üzerinde yarattığı hiddetle yanına bıçak alarak maktule ile her zaman buluştukları parka gitmiş ve o hiddetin sonucu olarak maktuleye bıçak darbelerini vurmuştur.”
Mahkemeye göre, “duygusal çöküntü ve hiddetin maktuledeki bıçak darbeleri sayısı ile” ortaya çıkmıştı.
***
Bu karara Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun avukatı Ceren Şimşek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Yargıtay Başsavcılığı itiraz etti.
Başsavcılık, tebliğnamesinde, “cinayetin öfke patlaması altında işlenmediği, karar, planlama, icra safhalarının bulunduğu” yorumunu yaptı ve “tasarlayarak öldürme” suçundan ceza istedi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, bu itirazı yerinde görse, “sevgi ya da kıskançlık, öfke patlaması” gibi gerekçelerin de önü kesilecekti ama öyle olmadı.
26 Mart’ta dosyayı karara bağladı ve hem kararı, hem yorumları oy birliğiyle yerinde buldu.
“Tutkulu sevgi” nedeniyle cinayet, Yargıtay tarafından yerinde bulundu.
Hâlâ fırsat var.
Yapılacak karar düzeltme başvurusu değerlendirilebilir.
Umut dünyası ama Yargıtay Başsavcılığı’nın olası itirazı sonucu Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarihi bir yorum yapabilir.
Ve o tarihi yorumun yapılması, cezalardaki artırımlardan, yapılıyormuş gibi gösterilen eğitimlerden çok daha fazla anlama gelir.