Bazı “hocalar”, yöneltilen sorulara yanıt verirken, aslında kimileri için hayatın ne kadar zor geçtiğini de tarif ediyor:
“Yüzünüzü yıkarken elinizi fazla sürmeyin, uykunuz yoksa yataktan çıkın, yorganın şekillerine dikkat edin, asansöre yalnız binin, şu yaşın altındaki çocuklarla evlenmeyin, yürürken yere bakın, mümkünse bakmayın...”
Yanıtlar, tüm bunları soranların olduğunu gösteriyor.
Damacanadan keçiye, attan cezaevi duvarına kadar uzanan tecavüz haberlerine tanıklık ettiğimiz bir ortamda garipsemek bile kolay değil.
***
Bunca yıldır yazılan yüzlerce dosya, tecavüz mağdurlarının sayısını azaltmadığı gibi, yargının yaklaşımını da değiştirmedi.
Yargının anlayışı ve nedenlerini konuşmak yerine sözler yine hadım ve idamla başladı.
Üstüne, bir de, “zina” düzenlemesinin pakete konulacağı söylendi.
Peki, öncelikli sorun yasalar mı yoksa neyin cezalandırılacağı konusundaki yargılar mı?
- İstanbul’da, kadın, alkollü biçimde kapısına gelen arkadaşını içeriye aldı, daha sonra tecavüze uğradığını belirterek şikâyetçi oldu. Açılan davada, mahkeme, “Direnç gösterdin mi?” diye sorduktan sonra, kadının “gece isteyerek adamı eve kabul ettiği, saatlerce sohbet ettiği, cesaret veren davranış gösterdiği, bağırmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verdi.
- Mardin’de 13 yaşındaki kız çocuğunun para karşılığı ilişkiye zorlanması nedeniyle açılan davada, kıza istismarda bulunan onlarca kişi araştırılmadı. Kızı fuhşa zorladığı öne sürülen iki kişi ise beraat etti.
- İstanbul’da bir öğretmen, kız öğrencilere, ilkokul 1. sınıftan itibaren 3 yıl boyunca istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılandı. İlk yargılamada 135 yıl hapse mahkûm edildi. Yargıtay’ın kararı bozmasıyla dosya yeniden görüldü. Mahkeme, aniden Anayasa’nın uluslararası sözleşmeleri üstün kılan 90. maddesini anımsayıp, mağdurların, 8-9 yaşında da olsalar, olayları tutarlı anlatmaları gerektiğini belirterek beraat kararı verdi. Öğretmenin 2009’da da bir başka okulda bu nedenle suçlandığı sonradan ortaya çıktı.
- Kayseri’de genç kız, öğretmeninin istismarına maruz kaldı ve intihar etti. Davada, suçun ölmüş kızın şikâyetine tabi olduğu gerekçesiyle istismardan ceza verilmedi. Sanık öğretmene sadece ’Çocuğu müstehcen yayınları seyretmeye teşvik’ suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi.
***
Yasalarda idam da olsa hadım da bu davalar yine böyle sonuçlanacaktı.
İdamı ve hadımı, insan hakları açısından tartıştığı için eleştirilen insanlar, yıllardır bu anlayışı deşifre ediyor.
Yargı da medya da siyaset de bu toplumdan çıkıyor.
TCK’da, mağdurun 12, 15, 18 yaşında olmasına göre kademeli cezaların belirlenmesi de bunun yansıması.
O yüzden “daha ağır”, “daha fazla” diyerek mağduriyetlerin yaratılması yerine, gerçekle yüzleşmek, yargının bozuk yargılarını bütünüyle engellemek, 18 yaşından küçüklerin, ayrımsız, çocuk olduklarını kabul etmek, tavizsiz verilecek cezaları topluma ısrarla anlatmak, farklı anlayışları gündelik olaylarda yeniden üretmemek, üreteni de korumadan cezalandırmak gerekiyor.