Pazar günlerini sevmem...
Pazar günlerini sevenleri de sevmem...
Çünkü pazar günleri bitpazarı kurulur Kadıköy'de...
Ve her pazar çeşitli entellektüel faaliyetler tasarlayan, Dostlar Tiyatrosu'nda "Simyacı"yı, Tiyatro İstanbul'da "Yeni Baştan"ı seyretmek isteyen ben nedense o gün bitpazarında duş için lastik conta ararken bulurum kendimi.
(Bu paragrafın özeti: Bitpazarında bit satılmıyor. Boşuna aramayın.)
Her seferinde sözler veririm kendime.
"Gitme lan bugün bitpazarına. Lastik contayı da bırak başkaları arasın" derim, hatta bitpazarına gitmemek için en önemli randevularımı pazar günleri öğlen saatlerine alırım ama eroin bağımlılığı gibi bir şey bu bitpazarı.
Bir kulağımda telefon, "özür dilerim gelemiyorum ama isterseniz yarın buluşalım" der diğer elimde köpek tasması için pazarlık ederim satıcıyla.
Üstelik köpeğim de yoktur benim.
(Bu paragrafın özeti: "Pire itte bit yiğitte bulunur" atasözünün bitle mücadelede başarısız olan halkım tarafından uydurulduğu kesindir. Norveç'te böyle bir atasözü yoktur.)
Eskiden Topkapı'daydı bu bitpazarları.
Bütün arkadaşlarım pazar günleri sevgililerini alıp denize oraya buraya giderken ben Topkapı bitpazarına gider, eğe takımı arardım kendime.
Satın aldığım yedinci eğe takımındanm sonra bu eğelerle yapacak hiçbir şeyim olmadığını anladım.
(Bu paragrafın özeti: Norveç'te "komşunun tavuğu komşuya kaz görünür" diye bir atasözü de yoktur.)
Hele ilk araba sahibi olduğum yıl bütün cumartesi ve pazarımı bitpazarında geçirirdim. Çünkü en ucuz Volkwagen parçalarının bitpazarında olduğunu söylemişti bir arkadaşım.
Volkswagenim de parça parça olmak üzere olduğundan her haftasonu bitpazarına gider, tampon, far çerçevesi, far aynası arar, portakal sıkacağı, lastik can simidi, asla tamiri mümkün olmayan bir masa lambası alır eve dönerdim.
(Bu paragrafın özeti: "Kes hızını, ağlatma el kızını" tekerlemesinin Volkwagen marka kaplumbağa arabalar için hiçbir geçerliliği yoktur. Bu arabalarda hız yapmak için arabadan inip koşmak gerekmektedir.)
Bir de bitpazarlarının işgal problemi vardır.
Çünkü bitpazarları çok ilgi görür. Bu ilgiden faydalanmak isteyen açıkgöz pazarcı esnafı da önce gelir bitpazarının dibine yerleşir, ertesi hafta da eski eşya satanların tezgahına el koyar.Antika kristaller ve Osmanlı işi bakır şamdanların satıldığı yere ertesi hafta giderseniz, sahte Adidas, Calvin Clein ve Nike marka eşofmanlar satan altın dişli bir pazarcı ile karşılaşmanız kaçınılmazdır.
Pazarcılar bir sonraki hafta kotçularıyla, iççamaşırcılarıyla, emaye tencerecileriyle bitpazarına çökünce bitpazarı başka bir yere kaçar. Siz bitpazarını kovalarsınız, altın dişli pazarcı esnafı da sizi.
(Bu paragrafın özeti: Yazı bitmek üzere. İsterseniz çıkıp şöyle bir hava alın. Hatta hava alıyorken bitpazarına uğramaya ne dersiniz?)
İşte bu yüzden pazar günlerini sevmem.
Pazar günlerini sevenleri hiç sevmem...
(Bu paragrafın özeti: Ben de orda olabilirim.)