NE zaman masamdan bir iki gün ayrı kalsam masamda garip garip notlar bulurum. Benim Naomi Hanım'la olan ilişkimi kıskanan iş arkadaşlarım masama "Ganiciğim, seni çok özledim. Hafta sonu New York'a gel. Bak, Uche ile Ebru Gündeş birbirine ne kadar yakıştılar. Biz de yakışırız. Naomi" türünden notlar, hatta telefon numaraları bırakırlar.
Genellikle telefonların bizim çocuklara ait olduğunu bilirim, aramam.
(NOT: Zaten arasam da hep kaplama alanı dışında oluyorlar.)
Neyse efendim gene masama geldiğimde Naomi, Kate Moss ve Linda Evangelista hanımların notlarını buldum. Tam arayayım da espri olsun derken Ali Kırca'nın ağzından yazılmış başka bir not ilişti gözüme. "Ganiciğim beni ara. Ali Kırca."
Altında da bir telefon numarası.
Bu kesin bizim Fatih Solmaz'ın işidir deyip çevirdim numarayı.
"Lan tavuk. Beni işletmeye utanmıyor musun hırbo. Koktu oğlum bu ayaklar, yer miyim bu bayat işkembeyi" dedim, karşımda Ali Kırca...
"Alo kimsiniz?!."
Kapattım telefonu az sonra tekrar arayıp sesimi Reha Muhtar tonlarında incelterek "Abi beni emretmişsiniz" dedim.
"Bir Siyaset Meydanı işi var" dedi. "Ekibi topluyoruz sen de gel."
Mırın kırın edip gelemem abi filan diyecektim ki "Haa ısrar etmiyorum. Örneğin az önce Naomi Hanım'ı da aradım. O da gelecek ama hiç ısrar etmedim" dedi.
"Geliyorum abi" diye öyle bağırmışım ki adam akşam haberlerini sunarken sürekli olarak kulağını tutmak zorunda kaldı.
* * *
ERTESİ gün Cem Yılmaz aradı.
"Abi beni Siyaset Meydanı'ndan aradılar, sen katılacak mısın?"
1 Mayıs günü pencerede asılan eylemci oğlan gibi dondum kaldım. Aşağı tükürsem Ülkü Ocakları, yukarı tükürsem MHP. "Katılıcam sen de gel" desem bir türlü, demesem bir türlü. Çünkü Cem tekin bir adam değildir. Topuklu ayakkabı giydiğinde bile boyu 1.25 santimi geçmez ama, boyuna bakmadan memlekette ne kadar top model varsa hepsiyle yakar top oynamayı başardı alçak. Şimdi hazır Naomi Hanım'ı bulmuşken asılır masılır diye korkuyorum ama yapacak da bişey yok.
"Evet Cem katılıcam. Siyaset Meydanı askerlik, sivil savunma görevliliği, seçim sandığı gibi kutsal bir görevdir. Çağırıldın mı gitmek lazım" dedim.
"Gelirim o zaman" dedi kapattı.
Televizyona bakıyorum, tanıtımlar dönerken herkesi sayıyor spiker.
"Kandemir Konduk, Umur Bugay, Cem Yılmaz, Beyaz, Metin Akpınar, Reyting Hamdi, Hasan Kaçan, Ramize Erer, Oğuz Aral, Tekin Aral, Cihan Demirci, Metin Üstündağ, Gani ve Naomi Müjde çifti. Veya bana öyle geliyor.
* * *
ERTESİ gün en cici elbiselerimi giydim. Naomi Hanım'ın yanında kısa kalmayayım diye ayakkabımın topuk kısmına gazete kağıdı katlayıp koydum.
Saat 22.00'de burada olun demişlerdi ama 21.00'de oradaydım.
Saat 22.00'ye doğru herkes teker teker gelmeye başladı. Benim gözüm kapıda.
Naomi Hanım'ı bekliyorum ama ortada yok.
Saat 23.00 oldu herkes geldi iki kişi hariç. Cem Yılmaz ve Naomi Hanım.
İnsanın aklına kötü kötü şeyler geliyor elbet. Acaba dedim kapıda tanıştılar da birlikte çekimden önce stress atmak için Millennium'a mı gittiler?
Millennium'a gidip ikisini de vurmak geçiyordu içimden ki "koltuklara buyrun lütfen" diye bağıran bir kadın sesiyle kendime geldim.
Koltuğa oturdum ama içimden "Merhaba Televole" demek bile geçmiyor.
Söz söyleyecek durumda değilim yani. Nereye baksam Naomi Hanım'ı görüyorum.
Sağımda Naomi Akpınar, karşımda Naomi Aral ve Naomi Üstündağ, solumda Reyting Naomi ve Naomi Konduk. Programı da Naomi Kırca sunuyor zaten.
* * *
BİR süre sonra sorulara geçildi. Ben program çabuk bitse de Millennium kapanmadan yetişip ikisinin leşini yere sersem veya Cem'in leşini yere sersem de Naomi Hanım'a son bir fırsat tanısam diyorum ama ben böyle dedikçe Metin Akpınar lafı alıyor uzattıkça uzatıyor. Hayır Ali Kırca'nın sorduğu sorulara "evet" veya "hayır" diye cevap versen ölür müsün be Metin abi?
Ali Kırca bana sordukça "evet" veya "hayır" deyip idare ediyorum ama Hasan Kaçan'ın Dolapdere anıları bitmiyor ki?
Saat 03.00'te Siyaset Meydanı bitti ama ne konuşuldu inanın hatırlamıyorum. Saat 04.00 sularında (saate niye sularında diyoruz o da ayrı bir yazı konusu) Cem Yılmaz'ın kapısına dayandım. Diafona bastı. Sesi uykuluydu. Demek işi bitirip uykuya geçmişlerdi. "Bak dedim Naomi Hanım'ın geçmişi beni ilgilendirmez. Söyle ona çabuk aşağıya insin. Eğer ben yukarı çıkarsam ikiniz de 'keşke MHP binasından sallandırılan gencin yerinde olsaydık' dersiniz ona göre" dedim.
"Abi manyak mısın, sabahın dördü. Hastayım. Siyaset Meydanı'na bile katılamadım. Sen ne Naomi'sinden bahsediyorsun. Gel bi kahve içelim de sakinleş" dedi.
Sevincimden zili yumruklarken "Yok şimdi kahve için geç oldu yarın uğrarım" dedim ofise gittim.
* * *
MASAMDA dört adet Naomi notu vardı. Hepsini çöpe attım.
Bizim alçaklar inandırıcı olsun diye Amerika'nın ve New York'un kodunu bile yazmışlardı... Ha ha... Hı.. Lan bunlar New York'un kodunu nereden bilecekler. Yoksa gerçek miydi onlar?.. Çöpçüüü... Getir o çöpü, çöpçüüüüüü...
* ÇOKTANDIR gitmemiştim. Ortaköy'deki çay bahçelerine yolum düştü, pişman oldum. Bir kere her çay bahçesinin önünde bir sürü adam "buyür ağbüüü" diye adamı kolundan çekiştiriyor.
Kazara girip oturdunuz mu bu kez de servisten yana geçmiş olsun. Çünkü kapının önüne bir sürü "gel abi gel"ci koyan zihniyet, garson istihdam etmeyi unuttuğu için ortada garson yok. Böylece bir çayın ortalama geliş süresi 10 dakika oluyor.
Çayınız geldi diyelim, deniz kenarında tahta bir masada oturursanız çayı neyle içmek istersiniz allahaşkına? Tabii ki klasik çay bardaklarıyla.
Ama amcamlar gelen müşterinin bir çay içip kaçacağını düşündükleri için çayı kocaman cam fincanda getiriyorlar. Küçük cam bardakta çay isteyenlerin yüzüne de Şemdin Sakık görmüş Apo gibi bakıyorlar.
Hangi aklı evvel küçük küçük şemsiyelerin yerine o iğrenç lacivert tenteyi çay bahçelerinin tepesine uygun görmüş bilmiyorum ama bu işletme mantığı o ucuz tenteyle birleşince Ortaköy için üzüldüm doğrusu...
* İtiraflarım sırasında Apo'nunki küçücük hatta miniminnacik demeyi unutmuşum eklenecek.
* Estetik ameliyat talebim gerçekleşirse Riki Martin'e benzemem istenecek.
* PKK'ya yardım edenler listesine Gani Müjde'nin ricasıyla Rober Hatemo, Serdar Ortaç ve Doğuş eklenecek.
* Apo her yerde beni kovduğunu söylüyormuş. Yakalanacak. Ben kovulmadım istifa ettim denilecek.
* Apo'nun tuttuğu takım şampiyonluktan edilecek. B. Hakan, Tugay, Fatih Terim ve Hagi PKK'nın şehir kadrosu elemanıydılar denilecek.
Yazara E-Posta: G.Mujde@milliyet.com.tr