Bahriyelilerin kuzu bayramı için Yassıada’ya götürmüşlerdi beni 9 yaşındayken... O günden sonra “Demokrasiyi sadece müzelerde görmeyelim” diyen bir çocuk olmuştum artık
Askeri servis botu beni ve saz arkadaşlarımı alıp hareket ettiğinde henüz 9 yaşındaydım. Bahriyelilerin kuzu bayramı için Yassıada’ya konser vermeye giden onlarca şarkıcıdan biri de bendim.
Emektar tekne bozması, dalgalara vura çıka beton bir rıhtıma yanaştığında ne Yassıada’yı ne de orada yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarını biliyordum. Menderes’le olan tek yakınlığım babamın fabrika çıkışında aldığı ve kendi sesiyle okuduğu bir konuşmasının kayıtlı olduğu plaktı. Evde pikabımız olmadığı için o siyah plak parçası ikide bir çekmeceden çıkartılır üstündeki toz
alınır ve yeniden itina ile çekmeceye konurdu.
Kuzu bayramında şarkı söyleyemeyen bir kuzuydum
Belki de o botla götürüldüler adaya diye düşündüm yıllar sonra. Kuzu Bayramı’nda şarkı söylemeye hazırlanan 9 yaşında bir çocuktum. Şimdi ve sonra hiçbir zaman adını hatırladığım bir sürü şarkıcı çıktı sahneye. Hepsi sırayla şarkılarını söyledi bir tek ben hariç. Ne olduysa, kimin vetosunu yediysem bir türlü bana sıra gelmedi. Bu arada akşam olmuştu zaten.
Askerler akşam içtiması için meydanda toplanırken
biz de şimdi otel mi olsun yoksa demokrasi müzesi mi olsun diye tartışılan binaların arasından geçip aynı servis botuna bindik.
Kuzu Bayramı’nda şarkı söyleyemeyen bir kuzuydum. Büyümüştüm bu ara.
Demokrasi müzesi olsun elbet ama “Demokrasiyi sadece müzelerde görmeyelim” diyen bir
çocuk olmuştum artık.
Kardan adam
Gülşen’in yeni şarkısı pek tuttu bu aralar. Ben de tuttum... Kadınların “ortalıkta adam gibi adam kalmadı şekerim” duygusuna hitabeden nefis bir şarkı yapmış Gülşen.
Lakin takıldığım nokta kardan adam erkeklerin neden kardan adam olduğuna dair bir saptama yok şarkı boyunca. Niye eriyip gidiyor kömür gözlüler belli değil.
Bir örnekle açıklayayım. Bir arkadaşım ayıla bayıla teklif beklediği bir erkekten nihayet teklifi kaptı ve sevgili oldular. Daha üç gün dolmadan geldi, “Ayrıldık” dedi. “Niye?” dedim. “Kardan adam” çıktı dedi. Biraz sıkıştırınca da itiraf etti. Gidip adamın telefonunu karıştırmış. Abi de sinirlenip kardan adamlığa terfi etmiş, erimiş gitmiş hayatından.
“Yahu daha iki gündür tanışıyorsun, ne karıştırıyorsun adamın telefonunu! Adamın telefonu Pucca’nın günlüğü değil ki okuyasın. Varsa bir şey telefona ihtiyacın yok, gelir ayağına takılır zaten ve öğrenirsin” diye söylenirken telefonu çaldı.
“Kim arıyor?” dedim. “Kardan adam” dedi.
Kar yeniden yağmaya başlamıştı bir sonraki güneşli telefon gününe kadar.
Genç esnaf tedirgin!
Gezi olaylarının devamı halinde Beyoğlu esnafının tedirginliğinin artacağını biliyorduk ama Türkiye’nin dört bir köşe bucak esnafının tedirgin hali yeni bizler için.
Baksanıza adam gelip Beyoğlu esnafı adına açıklama yapıyor ama tanıyanı yok. Ertesi gün Beyoğlu esnafı “kimdir bu muhterem komançi?” diye açıklama yapıyor zaten. Ben bir tek esnaf tanıdım bu süreçte o da “palasını” alıp Fas’a halasına gitti.
Haa esnaf zarar görüyor mu? Görüyor elbet. Bu eylemler sırasında cirolarının azalacağı bir gerçek amma “kredi kartı kullanmayın” mı daha çok zarar verir yoksa Gezi eylemleri mi? derseniz; cevabı esnaf versin derim.
Açaydım kollarımı, gitme diyeydim
İki hafta önce Twitter’dan bir et lokantasında ödediğim hesaptan bahsedince bir anda yine Güney sahillerinin popüler şahsiyeti oldum. Yolda görüp “Gani bey bizde üç köfte 25 kuruş, buyrun” diyeni de var, uçakta ikram yaparken “Bundan para almıyoruz, korkmayın” diye takılanı da...
Ama insanlarla biraz konuşunca anladım ki oradaki problem sadece gittiğim mekanla alakalı değil. Bir arkadaşım aynı bölgedeki bir balıkçıda hiç balık yemeden
5 kişi 1.100 lira ödemiş.
Kira pahalı diyeceklerdir elbet. İyi de en iyi balığın kilosu taş çatlasa 50 lira balık halinde. “Ne diyosun bu işe?” dedi, cevap verdim: “Açaydım kollarımı, gitme diyeydim.”