Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin ilk sakin şehri olan Seferihisar’da doğum sancıları çeken bir sanat kampındaydım geçen hafta. Bir buçuk dönümlük ince uzun bir arazide, sessiz sakin muhteşem bir doğanın içinde mor salkımlı kapısını açmaya hazırlanıyor eylül ayında. Adı Çağın Vitray Sanat Kampı. Çağın Vitray Sanatevi, vitray sanatçısı Mehmet Vatan tarafından 1990’da devraldığı vitray atölyesinin adını 2008 yılında değiştirmesiyle İstanbul Çağlayan’da kurulmuş. 1982’den bu yana vitray sanatıyla uğraşan Vatan, 2016 yılında bir başka vitray sanatçısı olan Belgin Eroğlu ile tanışmış. Bir süre ortak projelerde çalışmışlar daha sonra hayatlarını birleştirmeye karar vermişler. Birçok önemli projede yer aldıktan sonra en büyük hayalleri olan bir sanat kampı kurma projesi için kolları sıvamışlar. Üç yıl süren yer arayışın sonunda Seferihisar’da karar kılmışlar. İstanbul’daki atölyeyi rahle-i tedrislerinden geçen vitray sanatçılarına bırakıp yerleşmişler buraya. Tavşanları, kedileri, tavukları, sebzelerini yetiştirdikleri bostanları var.  

Haberin Devamı

Madden ve manen yıpratıcı, uzun ve çetrefilli bir hazırlık süreci geçirmişler. Vazgeçmek akıllarından bile geçmemiş çünkü Belgin Hanım’ın rol modeli, 20’li yaşlarında okuduğu Jack London’ın aynı adlı romanındaki Martin Eden’miş. O nasıl yazar olmayı kafasına koyup hiç yılmadan çalıştıysa, onlar da gece gündüz dememişler her gün harcına umuttan çimentolar koyup kamplarını hayata geçirmişler. Diğer yandan birlikte taşıdıkları, unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı gençlere tanıtma, sevdirme, onların önünü açma misyonu da kamçılamış çifti.  

Sadece gençlere yönelik bir kamp değil burası. Her yaştan, her meslekten vitray tutkunlarına açık kapıları. Ben ziyaret ettiğimde, Belçika’dan gelmiş ilk kamp öğrencileri Özgür ve Özge’yle çalışıyorlardı. Sosyal medyadan Çağın Vitray’ı takip edip, sanat kampının da açılmak üzere olduğun görünce eğitim almak için ikiz bebekleriyle uçağa atlayıp gelmişler. Atölyenin asma katında ağustos sıcağına kafa tutan tatlı bir rüzgârın serinliğinde ilk çalışmalarını bitirmiş olmanın heyecanı içindeydiler. Özgür, Belçika’da vitray okumak istemiş ama olmamış. Bu arada söyleyeyim Belçika’da üniversitelerin vitray bölümleri beş yıl. Ne yazık ki Türkiye’deki üniversitelerde vitray bölümü yok. Belgin Hanım ve Mehmet Bey gibi ömürlerini bu sanata adamış sanatçıların çabalarıyla hayatta kalmaya çalışıyor vitray. 

Haberin Devamı

Sanat tatili imkânı 

Seferihisar Vitray Sanat Kampı’na aileler de çocuklarıyla gelip vitrayın nasıl yaptığını görme şansına sahip. Denize gir çık tatillerin rutinliğinden sıkılanlar için her bir kur süresi sekiz saat olan dersler de var. Tatile çıkıp vitray öğrenerek dönmek kadar büyük zenginlik olabilir mi? Kampta uzun süreli çalışacak öğrenciler için konaklama ve yemek hizmeti de verilecek. Organik bostandan toplanan sebzelerle pişen yemekler, kamp içinde yürüyüş imkânı, kurdukları kütüphaneden kitap alıp sakin şehrin huzurunda okuma deneyimi, derslerde hayat bilgisi kuvvetli iki hocayla sohbet etme şansı. Özetle rüya gibi bir kamp burası. 

Haberin Devamı

Renkli cam parçalarının bir tasarım fikri etrafında kurşunla ya da Tiffany yöntemiyle bir araya getirilmesine dayanan, güzel sanatların prensesi olan bu kadim sanatın Türkiye’deki varlığını sürdürmesi için Çağın Vitray Sanat Atölyesi gibi kuruluşların büyük önem taşıdığına inanıyorum. ‘Tanrı’nın ışığıyla boyanmış’ bu sanatın hayatımızı güzelleştiren zarafetinin altında büyük emek var. Vitray sanatçılarımıza gözümüz gibi bakmalıyız. Devlet ve özel sektör bazında da destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum bu kaybolmaya yüz tutan sanata. 

Eylüle bir şey kalmadı. Renkli camların ışıkla dansının büyülü koreografisini izlemek, ilk figürleri öğrenmek, kendi tasarımlarınızı hayata geçirmek için Seferihisar’daki Çağın Vitray Sanat Atölyesi’ne gitmeye değer. Bu deneyim, aynı zamanda sessiz şehirde bir sanat tatili imkânı ve yaşamaya değer gerçekten. 

İyi pazarlar.