Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Okunup kütüphaneye kaldırıldıktan sonra zaman zaman okurunun aklına düşen kitaplar vardır. Bir ses, bir koku, hatırlanmış olan bir anı çağırır onu. Kitap ve okur yeniden buluşur. Bu buluşmalardan birini bu hafta Pascal Quignard’ın yazdığı “Dünyanın Bütün Sabahları” ile yaşadım. İlk kez 1992’de üniversiteyi bitirdiğimde okumuştum. O gün bugündür kütüphanemdeki has bahçenin en kıymetlilerindendir. Zaman zaman elime alır, sayfaları arasında dolaşır, altını çizdiğim satırları okur, onunla yeniden bir araya gelmenin mutluluğunu yaşarım. Bu hafta da böyle oldu. Aslında aklımdan geçen, yeni yıla girerken bir hediye kitap önerisi yapmaktı. Art arda çok sayıda kitap geçti aklımdan. “Dünyanın Bütün Sabahları” da onlardan biriydi. Alain Corneau tarafından filme çekildiğinden bir de DVD’si vardı. İkisi birlikte şahane bir yeni yıl hediyesi olurdu. 

Haberin Devamı

Kitap, 17. yy’da yaşamış besteci ve viyola sanatçısı Sainte Colombe ve öğrencisi Marin Marais’nin arasındaki müzikal ilişkiyi ele alıyor. Sainte Colombe, eşinin ölümünden sonra iki kızıyla yalnız kalmış, içine kapanmış, inzivaya çekilmiş bir müzisyen. Zamanının çoğunu evinin bahçesindeki dut ağacının dalları arasına kurduğu küçük kulübesinde viyola çalarak, eşinin hayaletiyle sohbet ederek, anılara dalarak geçiriyor. Bir bahar günü Marin Marais adlı hırslı bir genç müzisyen onu ziyaret ediyor. Öğrencisi olmak istediğini söylüyor. Sainte Colombe kralın kendisine sunduğu tüm imkânları, parayı, şan ve şöhreti elinin tersiyle itmiş, onun bütün davetlerini reddetmiş biri. Öğrencisi olmak isteyen Marin ise bunların tümünü istiyor, en büyük hayali saray müzisyeni olmak. Böyle iki çelişen kişilik bir araya gelirse ne olur? Aslında bir araya gelmeleri o kadar kolay olmuyor, Sainte Colombe başlangıçta bu hırslı gence öğretmenlik yapmayı kabul etmek istemiyor, Marin de zaten saray müzisyenliğine giden tüm yolları zorluyor. Bu konuda başarılı oluyor ama “Gerçek müzik nedir?” arayışından da vazgeçmiyor. Sainte Colombe zaten “Keşke yeryüzünde benden başka müzikten anlayan biri olsaydı! Konuşabilseydik! Bildiklerimi ona anlatır, sonra gözüm kapalı ölebilirdim” diyen biri. Birbirlerinden kaçamıyorlar.

Haberin Devamı

Özünde sanat kim için yapılır, sanatsal yaratının derinliği, müzisyenin kişiliği konularına değinen kitap, tanrı anlatıcıyla olayları şiirsel bir üslupta hikâye ederken, film Marin Marais’nin gözünden anlatılıyor. Kitabı ayrı, filmi ayrı severim ben. Birbirlerini tamamlar ve zenginleştirirler. O yüzden kitap ve DVD’yi bir arada hediye etmekten yanayım. Hatta vaktiyle AK Müzik’ten çıkmış gelmiş geçmiş en iyi ‘soundtrack’lerden biri olarak değerlendirilen filmin müziklerini içeren CD’yi de bulursanız dört başı mamur bir hediye hazırlamış olursunuz. Filmin müziklerini Jordi Saval’ın yaptığını da ekleyeyim. 

Kitabın ve filmin adı olan “Dünyanın Bütün Sabahları”na gelince, kitapta ve filmde şu cümleyle geçiyor: “Dünyanın bütün sabahları geri dönüşsüzdür”. Fransızca bir özdeyiş bu. Sainte Colombe’un yaşadığı büyük bir trajediyi anlatmadan önce bu sözü söylüyor tanrı anlatıcı. Hayatın sürekli yenilenmesi ve zamanın durmaksızın acımasız bir şekilde akıp gitmesi arasındaki paradoksa dikkat çekiyor. Yaşam kendi ritmini takip ederken geri dönüşsüz zamanın yıkıcı gücüyle karşı karşıya kalırız. Aslında bugünü de çok iyi anlatıyor bu söz.

Haberin Devamı

İster sanatla ilgili bir sevdiğinize ister kendinize hediye edin, çağdaş edebiyat ve sinema tarihinin unutulmazları arasında yer alan “Dünyanın Bütün Sabahları”nı. Özel bir yeni yıl hediyesi arıyorsanız biçilmiş kaftan.