Bertan-Jale Kamoğlu çifti. Çocukluğumun, ilk gençliğimin en özel insanlarındandılar. Kızları Gamze mahalledeki en yakın arkadaşımdı. Jale Abla beni “Şeker Portakalı” ile tanıştırdı. Bertan Amca, Metin Akpınar Zeki Alasya videoları ile. Üstüne titrerdi o VHS videoların. Gamze’yle birlikte okul çıkışı en büyük eğlencelerimizden biriydi onlar. Defalarca izler, ilk kez izliyormuşçasına katıla katıla gülerdik. Bizim kuşağın çocukları, gençleri için de durum farklı değildi. Replikleri ezberleyip birbirlerine söylemek sonra yine gülmek dönemin en popüler trendiydi. Biz farkına varmasak da çok derin mesajlar alırdık. Bu mesajlar zihnimize kendiliğinden işlerdi gözümüzden yaş gele gele gülerken. Şimdiki çocukların sosyal medyada izlediği videolara bakıyorum da biz 70’li yıllarda doğanlar şanslı bir kuşaktık. Kültürel formasyonlarımızın harcında Metin Akpınar, Zeki Alasya ve onların sözcülüğünü yaptığı ‘zekâ’ vardı. Bir o kadar da şanssızdık, Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda onları izleme imkânımız olmamıştı.
Asude bahar ülkesi
Yönetmenliğini Selçuk Metin’in yaptığı, senaryosunu Zeynep Miraç’ın kaleme aldığı Metin Akpınar belgeseli “İyi ki Yapmışım”ı izlerken o güzel günlere, bana göre asıl “asude bahar ülkesi” olan çocukluk yıllarıma döndüm. Nasıl da neşeliymişiz. O neşenin nedenlerinden biri, o yıllarda anlayamasak da Metin Akpınar gibi büyük bir sanatçıymış. Bu farkındalığı ileriki yaşlarımda fazlasıyla yaşadım. Ama belgeseli izlerken, eksiklerim olduğunu fark ettim. Akpınar’ın 40’lı yıllardan bugünlere uzanan 78 yıllık yaşamının, 60 yıllık kariyerinin izini sürerken… Tiyatroya başlaması, genç yaşta Zeki Alasya ile tanışması, ‘iki hocam’ dediği Ulvi Uraz ve Haldun Taner dönemleri, Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun kurulmasıyla birlikte ‘kabare tiyatrosu’nu Türkiye ile buluşturmaları, 10 yıl devam eden oyunlar, yüzlerce defa oynadığı roller, turneler, 1992’de tiyatroyu bıraktıktan sonra sinema filmleri ve TV dizilerinde gösterdiği başarılar, sahnesi kabul ettiği muazzam sofraları, dostlukları…
Güzel yaşama ustası
Bütün bunları peş peşe izlerken, Zeynep Miraç’ın usta işi soruları ve incelikli kalemiyle kat kat açılan muhteşem bir ömre tanıklık ettim. Akpınar hakkındaki eksiğimi gediğimi tamamladım. Kendisine olan büyük sevgi ve saygım gerekçeleriyle eşleşti. Bu, bir sanatçıya duyulan klasik sevgi ve saygıdan çok daha fazlasıydı. Bir güzel yaşama ustasına, ‘iyi insan’ vasıflarındaki şiirselliğe, dik duruşuna, sevme sanatını icra edişine duyduğum hayranlık da vardı içinde. Tilbe Saran’ın anlatıcılığını üstlendiği yapımda; Demet Akbağ, Umur Bugay, Ferhan Şensoy, Ahmet Gülhan, Dikmen Gürün, Kandemir Konduk, Perran Kutman, Nevra Serezli, Selma Sonat ve Zeynep Oral gibi birçok sanatçı, yazar ve akademisyenin yanı sıra yaşamına tanıklık etmiş dostları, Metin Akpınar’ı anlatırken benzer bir hayranlık duygusunu taşıyorlardı.
Kıymetli hayat bilgisi
“İyi ki Yapmışım”, kuşaklar yetiştirmiş, onların aklına ve kalbine dokunmuş, ülkenin tiyatro tarihine eşsiz bir mücevher olarak katkı sunmuş bilge bir sanatçının, saygı duruşu içinde izleyeceğiniz öyküsü. Son dönemlerde gördüğüm en iyi belgesel. Türkiye’nin böyle büyük bir değerinden öğreneceğimiz hayat bilgisi çok kıymetli.
İyi ki bu belgeseli çekmiş Selçuk Metin. İyi ki yazmış Zeynep Miraç.
İyi ki yapmışsınız Metin Akpınar.