Molière’in “Cimri”sini ilk kez üniversite yıllarımda İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda izlemiştim. Tiyatro tarihinin en önemli eserlerinden biri, bildiğiniz gibi. 1668’de yazılmış. Aynı yıl sahneye koyulmuş. Hatta Cimri karakteri olan Harpagon’u da kronik öksürük krizleri içinde Molière oynamış. Paris burjuvazisinin parayla ilişkisini eleştirmek üzere kaleme alınan oyun, zenginlerin para hırsını hicveden, para tutkuları nedeniyle değerlerini kaybetmiş, kendisine yabancılaşmış insanları anlatan bir kara mizah örneği.
Cimrilik bir tür kişilik özelliği. Duygusal cimrilik, sosyal cimrilik ve psikopatik cimrilik gibi türleri var. Cimri insanlar hayata karşı ağır bir güvensizlik içindeler. Kendilerini güvende hissetmek için tek araçları para. Bu nedenle ihtiyaçlarından çok daha azını harcıyorlar. Harcama yapmak onları sıkıntıya düşürüyor zira. Durumlarını eleştirenlere karşı savunmaları da hep aynı: Ben cimri değilim, tutumluyum. Oysa ikisi farklı kavramlar.
Cimrilerin parasını muhafaza etmek için başvurdukları yollar içler acısı olmakla birlikte bu yollardan geçerken sergiledikleri tutumlar bir o kadar da komik aslında. Molière’in “Cimri”si de bunun örnekleriyle dolu. O yüzden 17. yy’da yazılmasına rağmen bugün 21. yy’da hâlâ taze bir oyun. Etrafımızda o kadar çok Harpagon var ki.
Harpagon zengin, Cléante ve Elise adlı iki çocuğu olan bir Paris burjuvası. Ailesine ve çevresine varlık içinde yokluk çektiren, gözünü para hırsı bürümüş, paradan başka her şeyi dışlayan bir adam. Oğlu Cléante’nin sevgilisi Mariane’a âşık. Kızını yaşlı ve varlıklı bir adamla, oğlunu da yine yaşlı ve varlıklı bir kadınla evlendirmek istiyor. Onların duygularının bir önemi yok. İşlevleri Harpagon’un gelir seviyesini yükseltmek. Bir sevgi bağından söz edilemeyeceği gibi, Harpagon için parasını çarçur edecek zanlılar her ikisi de. Sadece kızı ve oğlu için geçerli değil bu. Çevresindeki herkese şüpheyle bakıyor Harpagon. Ya parasını çalarlarsa?
Cimrilikte sınır tanımıyor Harpagon. Ailesi büyük bir yokluk içinde. Atlarını aç bırakıyor. Ayağa kalkamayacak hale geliyorlar. Hizmetçilerini diyete sokuyor fazla yemesinler diye. Elbisesinin önünde leke olan hizmetçiye, onu şapkasıyla gizleyerek servis yapmasını önerirken, arkası yırtık olana duvara yaslanarak yırtığını örtmesini söylüyor. Oğlu Cléante babasının göz koyduğu sevgilisiyle kaçmaya karar veriyor. Parası olmadığından onca zenginliğe rağmen, bir tefeciye başvurmak zorunda kalıyor. Aracı onları bir araya getirdiğinde fark ediyor ki tefeci babası Harpagon. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor Harpagon’un kişiliği. Mariane ile aralarını yapmak için çöpçatan kadın Frosine’den yardım alıyor. Kadın yardımları karşılığı Harpagon’u tırtıklamak derdinde ama ne mümkün.
Oyun çocukların evlilikleri üzerinden ilerlerken bir de Harpagon’un kaybolan 10 bin altını giriyor devreye. Nitekim bu 10 bin altın oyunun mutlu sonunu (!) da beraberinde getiriyor.
Kabaca bu şekilde özetlenecek “Cimri”yi yıllar içinde farklı rejilerde izledim. Bu hafta ise çok özel bir tiyatro deneyimiyle onu yeniden görme imkânım oldu. İşsanat’ın klasikleşmiş tiyatro eserlerini bir okuma provası düzeninde seyircilere sunduğu “Provadan İzle” serisi kapsamında. Bu seride oyuncular bir masanın etrafına oturup tüm metni okuyorlar. Öyle düz bir okuma değil. Okurken oynuyorlar da. Bedenleriyle olmasa da sesleri, mimikleri, el kol jestleriyle. Elbette sahnede izlemenin farkı tartışılmaz ama “Provadan İzle”nin çok hoş bir deneyim olduğunu söylemeliyim. Ben çok eğlendim. Oyuncular da öyle. Tiyatro izlemekten çok sesli kitap deneyimine benziyor. Sesli kitabın görselleştirilmiş versiyonu bir tür. Oyunculuklar da iyi olunca tadı damağında kalıyor insanın. İki saatin nasıl geçtiğini anlamadım.
Pandemi sırasında sahneleri kapanınca online platformlarını hayata geçiren ve evdeki izleyicinin sanatla buluşması konusunda en hızlı aksiyon alan kurumlardan biri İşsanat oldu. Yıl boyunca konserler, dinletiler, masal tiyatrosu, online sergiler, okuma tiyatrosu, podcast gibi bir çok farklı alanda çok sayıda çalışmaya yer verdiler. Her birini İşsanat’ın Yotube kanalında ücretsiz izlemek mümkün. Üstelik bu pandemi sezonu programını hazırlarken pandeminin zor koşullarından çok fazla etkilenen sanatçılarla dayanışma hedefleri olduğunu biliyorum. Bu anlamda da yaptıkları işleri çok kıymetli buluyorum. Pandemide sadece bize değil sanata da destek veriyorlar.
Bugün günlerden pazar. Dışarı çıkamıyoruz. Gelin bugün “Cimri”yi provadan izleyelim. Ben ikinci kez izlemeye hazırım.