İstanbul eylül ayını sanat eşliğinde geride bıraktı. Ekime yine sanatın kolunda girdi. Şehrin dört bir yanında düzenlenen sanat etkinlikleri son hız devam ediyor. Bunlardan biri de 17. İstanbul Bienali. Bienalin geçmiş yıllardan farklı olarak bu yıla özgü tek bir teması yok. Bir başlık altında eserleri toplamak yerine ‘kompostlaşma’ sürecini temsil eden işler tercih edilmiş. Bu bienalin genel olarak dünyanın her yerinden gelen, bienalden önce başlamış ve bienalden sonra devam edecek eserlerin bir birleşimi olduğunu söyleyebiliriz. Bienalin küratörleri Ute Meta Bauer, David Teh ve Amar Kanwar bienali bir uzlaşma alanı olarak değil tartışma alanı olarak görüyorlar. 17. edisyonda amaç vakit geçirmek, soru sormak ve bu sorulara cevap aramak.
Bu hafta bienal mekânlarından Pera Müzesi’ne gittim. Burada arşivleme çalışmaları ön planda. Karşıma çıkan ilk sanatçı 1972 doğumlu Lübnan asıllı Lamia Joreige. “Bir Dönüşümü Haritalandırmak” isimli çalışmasında Osmanlı arşivlerinden portreler, mektuplar, günlükler gibi malzemeleri kendi çizim ve metinleriyle montajlayıp yeni bir tarih yaratıyor. Bir diğer sanatçı 1973 doğumlu Afganistan asıllı Lida Abdul. Los Angeles’ta yaşayan Abdul, anavatanı Afganistan’da yaşanan savaşın yıkıcı sonuçlarına, yerinden yurdundan olan insanlara odaklanıyor. Bienalde üç videosu var sanatçının. Bunlardan ikisi Pera Müzesi’nde. 2005 yılında hazırladığı “Beyaz Ev” adlı videosunda, Amerika’nın hava saldırısı sırasında yerle yeksan olan bir hükümet binasını beyaza boyuyor. 2008 yılında hazırlamış olduğu “Geçiş Halinde” videosu çok çarpıcı. Düşen bir Rus uçağını pamuklarla doldurup uçurtma gibi uçurmaya çalışan çocukları görüyoruz. Gülsün Karamustafa’nın “Emniyetsiz” adlı eseri müthiş. Sanatçı yerleştirmesinde bir camın sürekli kırılması görüntüsünü labirent hissi veren siyah beyaz panellerle bir arada kullanıyor. Pandemide bir yandan ev işleriyle ve çocuklarla uğraşıp bir yandan iş hayatını sürdürmeye çalışan kadınları temsilen kırılgan olanın savunmasızlığına dikkat çekiyor sanatçı.
Bir başka ilginç çalışma Nepal Kütüphanesi’nin 2018 yılında başlattığı “Feminist Memory Project”. Proje kapsamındaki albüm seçkisinde Nepal’de kadınların kamusal hayata geçişi, görünürlük kazanması, siyasi mücadeleye girmesi gibi konularda belgeler ve arşiv görüntüleri var.
Jakarta merkezli Tita Salina ve Irwan Ahmett ise “Kırılganlığın Çağrısı” isimli multimedya yerleştirmesinde yer altı dokümantasyonlarından yararlanmış. 35 dakikalık bir video, videonun yanında da fotoromanı yer alıyor. Ekolojik faaliyetler, sel baskını gibi görüntülerle karşılaşıyoruz. Bu eserin yer aldığı oda kıpkırmızı. Kırmızının verdiği duyguyla bozulan ekolojik dengeye ve durumun aciliyetine vurgu yapılıyor. İzleyici yine bu odada yer alan ses kayıt cihazına yaklaşıp bağırarak, fısıldayarak seslerini kaydediyor. Amaç kırılganlığın çağrısını çok sesli kılmak.
Pera Müzesi’nin üç katına yayılan her bir işi tek tek anlatmak bir köşe yazısının sınırlarını aşar. Siz mutlaka gidip görün. Vakit geçirin, soru sorun, sorularınıza cevap arayın. Arşivin sanat hâli üzerinden karşınıza çıkan eserler bakış açınızı genişletecek zenginlikte.
İyi pazarlar.