Kanunlarımıza göre güvenlik güçlerinin, teröristleri gördükleri yerde durdurmaları, teslim olmaya çağırmaları, mukavemetle karşılaşırlarsa da müdahale etmeleri gerekiyor.
30 yıla yakın süredir teröristle mücadele eden güvenlik güçleri, “alan hakimiyeti” konsepti içinde sorumlu oldukları bölgelerde arama-tarama faaliyeti yapıyorlar. Bu faaliyetler içinde teröristlerin hareketlerini ve yerlerini saptamak amacıyla insansız hava araçları (İHA) uçuruluyor, istihbarat değerlendirilerek mücadele sürdürüyorlar.
Böyle bir ortamda PKK’lıların yurtdışına çekilmeleri sürecinde güvenlik güçlerinin hareket tarzı büyük önem taşıyor.
Hükümet, PKK’nın istediği gibi çekilmeyi bir yasaya bağlamasının söz konusu olmadığını birkaç kez vurgulayarak, “geldikleri yoldan giderler” mesajı verdi. Bunun anlamı, PKK’lıların güvenlik güçlerine görünmeden, sessiz sedasız, geldikleri yolları kullanarak sınır dışına çıkmalarıydı.
Ancak böyle bir yol izleseler bile güvenlik güçleriyle karşılaşmaları veya güvenlik güçleri tarafından görülmeleri olasılık dahilinde.
Kanunlara göre teröristleri durdurmakla görevli asker, böyle bir halde nasıl davranacak?
Bu karşılaşmadan kaçınmak için PKK’lılar, geceleri yol alıp, güvenlik güçlerinden mümkün olduğunca uzak bir şekilde çıkmaya çalışacaklardır.
Bu süreçte askerin, siyasi otoriteden beklediği nedir?
Askeri çevrelerdeki beklenti, hükümetin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yazılı yeni bir direktif vermesi. Askeri çevrelerde, yeni hareket tarzının hükümet tarafından Genelkurmay’a direktif olarak ulaştırılmasından sonra, Genelkurmay Başkanlığı’nın da bu direktife uygun yazılı emirleri ilgili kuvvet komutanlıklarına, oradan ordu komutanlıklarına, sırasıyla kolordulara ve iç güvenlik tugaylarına hiyerarşi içerisinde iletmesi, izlenmesi gereken yol olarak ifade ediliyor.
28 Şubat örneği
Askeri çevreler, hareket tarzıyla ilgili emirlerin sözlü olarak değil yazılı bir şekilde iletilmesi gerektiğini özellikle vurguluyorlar. Geçmişte sözlü emirle hareket edilmesinin üzerinden yıllar sonra hukuki sorunlara yol açtığını anımsatarak, 28 Şubat örneğini veriyorlar. 28 Şubat sürecinde birçok alt rütbeli subayın sözlü emir aldığını, bu emirleri yerine getirenlerin ise bugün yargılandıklarına dikkat çekiyorlar.
Bölgede uzun yıllar görev yapmış emekli komutanlar da dahil askeri çevrelerle yaptığım temaslardan çıkan sonuç, PKK’lıların temas olasılığını en aza indirmek için geceleri, silahsız ve sivil kıyafetlerle çıkmaya çalışmaları. Askeri uzmanlar, bu durum için, “göze değmeden çıkabilecekleri yol ve yöntemleri kullanmaları, temas olasılığını en aza indirecek hareket tarzı olur” ifadesini kullanıyorlar.
Karayılan’ın telsiz talimatı
Nitekim, Murat Karayılan’ın sürecin başlamasından sonraki telsiz konuşmalarında PKK’lılara geceleri intikal etmeleri şeklinde talimat verdiğinin tespit edildiğini belirtiyorlar. Tartışmalar sürerken bazı PKK’lıların bu şekilde çekilmiş veya güvenli saydıkları yerlere çekilmek üzere intikal etmiş olabileceklerini tahmin ediyorlar.
Hareket tarzını belirleyecek yazılı direktifin, bazı yorumcuların ifade ettiği gibi, “PKK’lılara müdahale edilmemesi, müsamaha gösterilmesi” biçiminde olmayacağı da askeri çevrelerce dikkat çekilen bir başka nokta.
Yazılı emirlerin kanunlara uygun şekilde düzenleneceğini anımsatarak kanuna aykırı emir verilmeyeceğini, hareket tarzının belirlenmesinde, askeri birliklerin konuşlu oldukları yerlerdeki pozisyonlarını korumaları, görevleri olduğu veçhile eğitim ve hazırlık faaliyetlerini sürdürmeleri çerçevesinde olabileceğini ifade ediyorlar.