Arkadaşımız Namık Durukan’ın, İmralı’da Abdullah Öcalan’ın, BDP milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’la yaptığı görüşmenin tutanaklarını haberleştirmesi çok çeşitli yorumlara neden oldu.
Bunlardan bazıları aklın sınırlarını zorlayacak kadar “komplocu” yorumlardı. Oysa haber basit bir gazetecilik faaliyetinin sonucuydu. Namık Durukan’ın yaptığı gibi alanını iyi izleyen, haberin peşini bırakmayan her gazetecinin ulaşabileceği türden bir haberdi. Bazı meslektaşlarımızın ve bazı siyasilerin “olsa olsa” yöntemiyle iddia ettikleri gibi arkasında öyle derin komplolar, karmaşık senaryolar yoktu.
Demirtaş’ın yorumu
Namık Durukan’ın atlatma haberiyle ilgili en makul yorumu, konunun en önemli taraflarından biri olan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş yaptı. Demirtaş, Süleymaniye’de şöyle dedi:
“Tabii ki, bunu yayımlayan gazeteci, gazetecilik yapmış. Biz, orada bir art niyet aramıyoruz.”
Demirtaş, şunu da söyledi:
“Altında büyük komplo aramak yerine belki basit bir teknikle elde edilmiş gibi düşünmek lazım. Öyle arkasında derin güçler, süreci bozmak isteyen derin güçler olmayabilir de.”
Evet, bu kadar basitti aslında...
Demirtaş, gazetecilik konusunda birçok meslektaşımızdan çok daha isabetli bir yorum yaptı.
Süreç kesilir mi?
Elbette insaf sahibi bazı meslektaşlarımız da haberin normal bir gazetecilik faaliyeti olduğunu belirttiler ve atlatma bir habere imza atan Namık Durukan’ı da kutladılar.
Görüşme tutanaklarının haber olması, İmralı’da Öcalan’la görüşme sürecini keser mi?
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın açıklamaları da gösteriyor ki, kesilmez...
Demirtaş, “Ben, baldıran zehri içmeye hazırım, diyen bir Başbakan’a karşı art niyetli, komplovari
içinde olmadığımız bilinmelidir” diye konuştu.
Demirtaş, bu konuda özetle şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bizim cephemizden süreci zora sokacak komplovari bir yaklaşım söz konusu olmaz. Kamuoyu desteği çok güçlüdür. Görüşme notları, tutanakları kamuoyunda tartışılıyor olmasına rağmen büyük bir tepkinin oluşmadığını görmek lazım.”
Terör örgütleriyle yapılan görüşmelerin inişli çıkışlı bir seyir izlemesi doğası gereğidir. Bu süreçte tarafların birbirinden uzaklaştıkları dönemler de yaklaştıkları dönemler de olur.
Bu kolay, çok kısa sürede sonuca varılacak bir süreç değil.
Dünyadaki örneklerinde de görüldüğü gibi dalgalı ve zaman gerektiren bir süreç.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da gazetecilerin sorusunu yanıtlarken, “Bizim ilkelerimiz belli” diyerek, Öcalan’ın gönderdiği mektuplarda yer alan önerileri, bu ilkelere göre değerlendirecekleri mesajını verdi.
Kuşku yok ki, hükümet dolayısıyla devletin belirlediği ilkelere uygun olan öneriler kabul görecek, ters olanlar ise görmeyecektir.
Bu durumda Öcalan da yeni değerlendirmeler yapacaktır.
Bu süreç böyle inişli çıkışlı yürüyecektir.
Bir veya iki görüşmeyle, bir veya iki haberle sonuç alınamayacağı gibi sürecin kesilmesi de söz konusu olmayacaktır.
Doğal olarak süreç devam ederken de birçok haber yansıyacaktır.