Hükümetin, İmralı’da başlattığı süreçte en hassas olduğu konu, daha önce Habur örneğinde görüldüğü gibi halkın tepkisini çekecek görüntülerin ve algının oluşması.
Bu hassasiyet, hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de konuyla ilgili bakanların açıklamalarında sıkça dile getiriliyor. Hükümetin, olaylara yönelik tepkilerinin zeminini de bu hassasiyet oluşturuyor.
Aynı şekilde BDP’nin de kendi tabanını küstürmeyecek, kamuoyunda da tepki yaratmayacak bir çizgide gidilmesi gerektiğine yönelik yaptığı açıklamalar var.
21 Mart Nevruz sloganı
Yürütülen süreçte, en önemli virajlardan biri 21 Mart’ta kutlanacak Nevruz.
Abdullah Öcalan’dan gelmesi beklenen, “eylemsizlik ve sınır dışına çekilme” açıklaması bu yılki Nevruz’u diğerlerinden farklı kılıyor.
Ancak BDP’nin verdiği mesajlara rağmen, Nevruz’la ilgili belirlediği, “Öcalan’a özgürlük, Kürtlere statü” sloganı, hem süreçle hem de bugüne kadar ortaya atılan söylemle ilgili problemler içeriyor.
BDP, bu sloganla ilgili yaptığı açıklamada, “Kürt sorununun çözümünün daha fazla gündemleştiği, Kürtlerin özgürlüğü ve statülü bir yaşama daha fazla yaklaştığı ve Öcalan’ı özgürlüğe kavuşturmanın olanaklı hale geldiği bir dönemde, 2013 Nevruz’u, ‘Öcalan’a Özgürlük, Kürtlere Statü’ şiarı ile karşılanıp kutlanacaktır” ifadelerini kullandı.
Statü mü eşitlik mi?
Nevruz’un, “Kürtlere statü” sloganı etrafında kutlanması, “Öcalan, bağımsızlık da özerklik de istemiyor” söylemiyle çelişiyor.
Öcalan’ın “özerklik diye dayatmaya gerek yok alerjik olur” yaklaşımı içinde olduğu, BDP milletvekillerinin görüşmesinden sonra kamuoyuna yansımıştı. Bunun yerine Avrupa Konseyi Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu şerhleri kaldırmasının, sorunu büyük ölçüde çözeceğini söylediği de biliniyor.
Böyle görüş bildirilmesine karşın, PKK-BDP-DTK cephesinin 21 Mart’ı “statü talebi” ekseninde kutlamaları, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dile getirdiği endişeleri doğrular bir gelişme olur.
“Statü talebi”nin anayasada “özerklik” düzenlemesi talebi olduğu da sır değil. Böyle bir düzenlemeye ise hükümetin de kapalı olduğu Başbakan Erdoğan tarafından da birkaç kez ifade edilmişti.
“Özerk statü”, vatandaş arasında farklılık yaratan bir düzenlemedir. Bazı vatandaşların farklı bir hukuka ve idari yapıya tabi olmaları anlamına gelir ki bu azınlık yaratmak sonucunu doğurur.
Türkiye’nin üniter yapısını da fiilen bozacak olan, “Kürtlere statü” düzenlemesi, büyük çoğunluğu batıda Güneydoğu dışında ve özellikle büyük kentlerde yaşayan vatandaşlar için de problemler doğuracaktır.
Bütünleşme, bir arada yaşama iradesi en çok seslendirilen söylemlerden biri. Eğer irade bu yöndeyse bunun yolu ayrı, özel statü değildir. Ayrışarak bütünleşen, eskisine göre daha çok kaynaşan bir toplum örneği de yoktur. Özerk statü, sonraki daha büyük ayrılık adımlarının ilkidir. Eşit vatandaşlık söylemiyle de bağdaşan bir yöntem değildir.