Ergenekon davasındaki gizli tanık “Deniz”in, terör örgütü PKK’nın 2. adamıyken yakalanan Şemdin Sakık olduğu anlaşıldı.
Sakık, bir süre gizli tanık olarak yürüttüğü faaliyeti şimdi açık kimliğiyle sürdürüyor. İfade adı altında neredeyse bir savcı edasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) suçluyor.
PKK’nın 2 numaralı yöneticisinin “tanık” olduğu davada, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ dahil, ordu komutanları, generaller, albaylar, yarbaylar da sanık!
Bu görüntünün kamu vicdanında kabul görmesi mümkün değil...
Şemdin Sakık kim?
Şemdin Sakık’ın kim olduğunu hatırlayalım:
Silahsız 33 erimizin şehit edildiği eylemin emrini veren terörist Şemdin Sakık...
Köy basan yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden vatandaşları katleden terör örgütünün bir zamanlar 2 numaralı yöneticisi...
Askerimizi, polisimizi şehit eden, kanlı eylemleri nedeniyle terör örgütünde terfi eden bir terörist.
Savcı gibi
Ergenekon davasında önce gizli, şimdi açık tanık...
“Tanıklık” yaparken bir savcı gibi konuşabiliyor...
İşlediği suçları TSK’ya yüklüyor?
1933’te 33 erimizin öldürülmesi talimatını kendisi vermemiş gibi, “TSK yaptı” diyebiliyor ve bunu bir mahkemede söyleyebiliyor!
Tuğgeneral Bahattin Aydın’ı da silah arkadaşları öldürdü, diye konuşabiliyor!
Başka var mı?
Şemdin Sakık’ın gizli tanık olduğunun anlaşılması birçok soruyu da beraberinde getirdi.
Acaba Sakık gibi başka PKK’lı gizli tanık var mı?
PKK’lıların gizli tanıklığıyla tutuklanan asker veya sivil kişiler oldu mu?
Gizli tanıkların söyledikleri araştırıldı mı? İddia ettikleri konularda belge bulundu mu? Bilgiler teyit edildi mi?
“Muteber kişi”
Terör örgütü yöneticiliğinden müebbet hapse mahkum olmuş bir teröristin tanıklığına nasıl güvenilecek?
Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’na, Sakık’ın tanıklığının hukuki yönünü sordum.
Feyzioğlu, şu yanıtı verdi:
“Şemdin Sakık’ın tanık olması kabul edilebilecek bir olay değil. Bu, Habur vakasına benziyor. Şemdin Sakık, bu davada kamu tanığı konumunda. Kamu tanığının her şeyden önce muteber bir kişi olması gerekir. Sakık’ın tanıklığının kabul edilmesi, ona itibar kazandırmak ve bu yolla PKK’ya da meşruiyet kazandırma anlamına gelir.”
“Can güvenliği şartı”
Metin Feyzioğlu, gizli tanıklık konusunda da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bir kişinin kamu tanığı olabilmesi için muteber biri olması gerektiği gibi gizli tanık olabilmesi için de can güvenliğinin tehlikede olması gerekir. Şemdin Sakık, cezaevinde olan bir mahkum. Can güvenliği zaten devletin güvencesi altında. Bu durumda birinin gizli tanık olması için bir neden yok. Onu gizli tanık yaparsanız itibar etmiş olursunuz.”
“PKK’ya yarar”
Feyzioğlu, yıllarca PKK’yla mücadele etmiş komutanların sanık olduğu bir davada Sakık’ın tanık olmasının PKK’ya yarayacak bir durum olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Şemdin Sakık, kendi yaptığı kanlı eylemleri, TSK yapmış gibi anlatıyor. TSK’yı suçluyor. Bunun amacı TSK’yı itibarsızlaştırıp, PKK’yı yüceltmek, bir terör örgütü olduğunu unutturmaktır. Bu yolla yaratılmak istenen hava, 33 erimiz dahil kanlı eylemleri TSK’nın yaptığı, dolayısıyla Kürtlerin de PKK adı altında direniş gösterdikleri hatta meşru müdafaa yaptıkları havasıdır. Bu süreç, PKK’yı meşrulaştırmaya ve siyasallaştırmaya yarayacak bir süreçtir. Yargının buna vesile olmaması gerekir.”