CHP, merakla beklenen olağanüstü Parti Meclisi toplantısını yaptı. Bu toplantıda, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Abdullah Öcalan’la başlatılan görüşme süreci ve yeni anayasa çalışmaları konusunda CHP’nin politikasını daha net bir şekilde belirlemesiydi.
Kılıçdaroğlu’nun, bu beklentiye uygun şekilde partisinin izleyeceği politikayı belirlediğini ve çizgileri daha kesin olan bir çerçeve çizdiğini söyleyebiliriz.
Öcalan’la görüşmeye karşı
Kılıçdaroğlu’nun, sürece ilişkin temel itirazını devletin Abdullah Öcalan’la İmralı’da doğrudan masaya oturması oluşturuyor. CHP lideri, Öcalan’la hükümetin dolayısıyla devletin doğrudan masaya oturmasının hukuk devletinde yeri olmadığını söylüyor. Bu görüşünü, dün Parti Meclisi’nde de gerekçeleriyle açıklamış durumda.
Kılıçdaroğlu’nun, Öcalan’la masaya oturulmasına karşı çıkmasının nedeni de, bu yöntemin PKK’yı siyasal muhatap haline getirmiş olması oluşturuyor. Kılıçdaroğlu’na göre hükümet, Öcalan’la müzakere masasına oturarak hem Öcalan’a hem de PKK’ya, “meşruiyet” kazandırdı. Kılıçdaroğlu’na göre hükümet, Öcalan’la doğrudan masaya oturarak dünyaya karşı, “PKK terör örgütüdür, bunu kabul edin” tezini savunmakta kendi kendini zora soktu; Öcalan’ı ve Kandil’i, “meşru siyasi aktörler” haline getirdi.
Peki Kılıçdaroğlu’na göre Öcalan’la hiç temas kurulmamalı mıydı, kurulacaksa nasıl kurulmalıydı?
Bu sorunun yanıtı şöyle veriliyor:
“CHP, bir Akil Adamlar Komisyonu kurulmasını önermişti. Böyle bir komisyon, ihtiyaç duyduğu her kişi ve kurumla görüşebilirdi. Bu görüşümüzü koruyoruz.”
Kırmızı çizgiler
Kılıçdaroğlu’nun, Parti Meclisi’nde Öcalan’la görüşme süreciyle ilişkilendirilen yeni anayasa konusunda da, “kırmızı çizgileri” belirlediğini söyleyebiliriz.
Kılıçdaroğlu’nun, yeni anayasa için, “kırmızı çizgi” olarak gördüğü iki temel koşul var:
1- Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini belirleyen anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmeden korunması,
2- Yeni anayasada da, “Türk vatandaşlığı” kavramının mutlaka yer alması.
Erdoğan konuşsun ısrarı
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, Parti Meclisi toplantısında üzerinde ısrarla durduğu bir diğer konu da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, İmralı süreciyle ilgili olarak konuşması gerektiği.
Kılıçdaroğlu’nun bu ısrarı, Parti Meclisi’nin oybirliğiyle kabul edilen bildirisinin de esasını oluşturuyor.
CHP lideri, İmralı süreciyle ilgili olarak Abdullah Öcalan’ın görüşlerinin kamuoyu tarafından bilindiğini, ancak muhatabı olan Başbakan Erdoğan’ın görüşünün bilinmediğini vurguluyor.
Bu vurgudan hareketle, CHP’nin çözüm önerisi nedir, diye ısrarla sorulduğuna, ancak asıl muhatap olan Başbakan’ın ve hükümetin görüşünün sorgulanmadığına dikkat çekiyor.
Bu tespitten sonra da, “Masanın bir ucunda Öcalan, bir ucunda Başbakan Erdoğan var. Öcalan’ın ne dediğini biliyoruz ama Erdoğan’ın ne dediğini bilmiyoruz. Başbakan, çıkıp kamuoyunu bu konuda aydınlatmalıdır” çağrısında bulunuyor.
CHP, bu çağrısını gündemde tutacak ve Başbakan Erdoğan’ın konuşmasını bekleyecek.