İmralı’da Abdullah Öcalan’la ikinci görüşmeyi yapacak olan BDP heyeti belli oldu: Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Pervin Buldan. İsimlerin belirlenmesi sürecinde, “isimlerin önemi yok önemli olan süreç ve sonuç” görüşü, sık sık dile getirildi.
Buna karşın “isimlerin belirlenmesinin hiç önemi yoktu” demek, bence gerçeği tam kavramıyor. İsimleri belirleme sürecinin de anlamı vardı. Şu açıdan vardı; İmralı’ya kimlerin gideceği, aynı zamanda sürecin patronajının kim olduğunu gösterecekti.
Erdoğan’ın kararı
İsimlerin bu şekilde belirlenmesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “son sözü söylemesi” açısından önemliydi.
Erdoğan, Öcalan’a gidecek isimler konusunda daha önce kamuoyuna bazı ölçüler açıklamıştı.
Örneğin birinci görüşmeyi gerçekleştiren Ahmet Türk’ü eleştirmişti. Görüşmeden sonra yaptığı açıklamaları doğru bulmadığını, “Sen Ada’dan döndükten sonra böyle konuşursan, olmaz” anlamında eleştiriler yöneltti. Ayrıca, PKK’lılarla kucaklaşanların da görüşmeye gidemeyeceklerini söylemişti. Bu ölçüye göre BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un heyette yer almaması gerekiyordu.
Buna karşın Öcalan’ın, BDP ve DTK eşbaşkanlarının gelmesini istediği de biliniyordu. Nitekim BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, başlangıçta bu yönde açıklamalar yaparak, eşbaşkanların gitmesi gerektiğini savundu. Bu tartışmalara karşın Ahmet Türk’ün ikinci heyette de yer alacağı beklentisi yüksekti. Sonuçta Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Pervin Buldan’ın gitmesine izin çıktı. İsimlerin böyle belirlenmesi Öcalan’ın tercihi olsa bile sonuçta onayı Başbakan’ın verdiği de biliniyor. Bu durumda Erdoğan’ın, “sürecin patronajı bende” mesajı verdiği söylenebilir.
Anayasa Komisyonu
Belirlenen isimlerden Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’ın, Meclis’te Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri olmaları da belki anlam taşıyor olabilir. Öcalan’la görüşme sürecinin yeni anayasayla yakından ilişkili olduğu düşünülürse, Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi BDP’lilerin Ada’ya gitmesi, bu konuda izleyecekleri çizgiyi ve kullanacakları argümanları birinci ağızdan öğrenmelerini sağlayacaktır.
İkinci görüşmenin işlevi
Öcalan’la BDP’lilerin yapacağı ikinci görüşmenin işlevi ne olacak?
Birinci görüşme sonrasında Ahmet Türk’ün yaptığı açıklamalar, Öcalan’ın taleplerinin kamuoyuna yansıtılmasıydı.
İkinci görüşme de aynı yönde işlev görecektir. Bu görüşmeden beklenenler birinci görüşmeye göre daha fazla. Örneğin, Öcalan’ın, yurtiçindeki silahlı PKK’lıların yurtdışına çıkmalarını isteyip istemeyeceği bu beklentilerden biri. Bir diğer önemli beklenti ise Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan aracılığıyla kamuoyuna duyurduğu çözüm projesi. Öcalan, kardeşi aracılığıyla, çözüm projesini devlete verdiğini açıkladı.
Hükümet cephesinden ise bu yönde bir açıklama yapılmadı.
Öcalan’ın, silahlı PKK’lıları yurtdışına çıkartması atacağı ilk adım olacaksa bunun için devletten ne istediği sorusu önemli. Devlete verdiği projenin diğer aşamalarında neler var? İkinci görüşmeden sonra BDP’li milletvekillerinin yapacakları açıklamalar, bu sorunun yanıtını oluşturabilir.
Devletin görüşmesi
BDP’lilerin Öcalan’la yaptıkları ve yapacakları görüşmeden çok devletin yürüttüğü görüşmeler önemli.
Öcalan’ın BDP’yle bir uzlaşma sorunu yok. BDP’nin, Öcalan’a rağmen bir politika geliştirmesi mümkün değil. Bu halde devletle bir uzlaşmaya varıp varmadığı veya bu yönde bir gelişme sağlanıp sağlanmadığı önemli.
Eğer bu sağlandıysa BDP heyetinin işlevi, bunu tabanlarına ve kamuoyuna yansıtmak olacaktır.Kamuoyunun asıl merak ettiği, Öcalan’la devletin dolayısıyla hükümetin yaptığı görüşmelerdir.