PKK, Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki olaylardan sonra yaptığı açıklamada, hükümete güvenmediğini duyurdu. “Hükümet, karakol ve barajların yapımını ve korucuların sayısını artırmayı hemen durdurmalıdır” dedi.
Diyarbakır Valiliği olayın provokasyon olduğunu, bölgede hint keneviri ekildiğini, polisin bu tarlaları imha ettiğini, uyuşturucu ticareti yapanların menfaatleri nedeniyle bu olayları çıkarmış olabileceklerini açıkladı.
Dahası hükümet yetkilileri, karakolu protesto için gelen ve işçilerin çadırlarını yakanların, Kandil’i dinlemeyen gruplar olabileceğini söyledi. Böylece Ankara, kontrol edilemeyen bazı PKK’lı grupları işaret ederek, süreç olumsuz etkilenmesin diye neredeyse Kandil’i koruyan bir dil kullanmasına rağmen, Kandil “hükümete ve AK Parti’ye güvenmiyoruz” açıklaması yapabildi.
Daha da ötesi, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, televizyonlara çıkarak ve bağlanarak, hükümetin yeni karakol yapmadığını, daha önce verilmiş ihaleler çerçevesinde eski karakol binalarının yenileme inşaatı yapıldığını ve hatta Diyarbakır bölgesinde 9 karakolun kapatıldığını, yeni korucu da alınmadığını anlattı. Anlattı ki, süreç olumsuz etkilenmesin.
Ancak Kandil yine tatmin olmadı. “Güvensizlik beyanı”nda bulundu. Anlaşılıyor ki, PKK’nın, hükümetten beklentisi, karakol yenileme inşaatlarının durdurulması, yeni karakol yapılmaması, baraj inşaatlarının durdurulması ve yeni baraj yapılmaması, özetle PKK’nın istemediği bir hükümet faaliyetinde bulunulmaması!
Hükümet nasıl güvenecek?
PKK bu yaklaşımı gösterirken hükümetin ise güvenmesini bekliyor.
Peki hükümet nasıl güvenecek? PKK büyük ölçüde çekildik derken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ancak yüzde 15’inin çekildiğini açıkladı. Çekildik beyanlarına rağmen PKK’nın silahlı grupları ortaya çıkarmasının, yol kesmesinin, adam kaçırmasının zor olmadığı görüldü. Cizre’de “polis mezuniyet töreni düzenlemesi ve kimlik kontrolü” yaptığı da görüldü. Astsubay ve mühendis kaçırma eylemi yaparken zorlanmadığı da açıklandı. Haziran ayı boyunca 20 ayrı silahlı eylem yaptığı, köy bastığı da görüldü. Buna karşın valilerin güvenlik güçlerine operasyon izni vermediklerini açıklayan da yine BDP yetkilileri oldu.
Güven sorgulaması
Bu tablo karşısında acaba güven sorgulaması yapması gereken Kandil mi, hükümet mi, diye sormak gerekiyor.
BDP, Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarına itibar etmediği gibi süreçte birinci aşamanın bittiğinde ısrar ediyor. Bununla da yetinmiyor, hükümeti ikinci aşama adımlarını atmaya çağırıyor. Bu yönde bir hareket olmayacağı düşüncesiyle de “hükümet adım at” mitingleri yapmayı kararlaştırıyor.
Bu kafa karıştırıcı bir yöntem. BDP bir yandan müzakere yürütecek, bir yandan Abdullah Öcalan’la Kandil arasında gidip-gelecek, bir yandan da büyük mitinglerle hükümeti baskılayıp adım attıracak. Müzakereyi kendi açısından mitinglerle yürütecek.
Hem böyle bir yöntem uygulayıp hem de hükümetten güven beslemesini beklemek hiç gerçekçi görünmüyor.