MHP?lideri Bahçeli kongrede ‘Türklük’ ve ‘Türk milleti’ kavramlarına ırkçı bir içerik yüklemedi. Kavramları kullanırken ‘üst kimlik’ vurgusu yaptı
MHP’nin 10. Olağan Kongresi’nin yapıldığı Ankara Arena’ya girdiğimizde salona Devlet Bahçeli’yi destekleyenlerin hâkim olduğu görülüyordu. Bu hâkimiyet hem tribünlerde hem de delege bölümünde MHP lideri Devlet Bahçeli konuşmasını tamamlayıncaya kadar net bir şekilde sürdü.
Tribünlerin sadece bir köşesinde yer tutmuş olan Koray Aydın taraftarlarının zaman zaman sesleri duyulsa da sloganlar büyük çoğunluğun karşı sloganlarıyla kısa sürede etkisini yitiriyordu.
Koray Aydın, kürsüye çıkarken bir grup tarafından engellenmek istendiyse de Divan Başkanı Tuğrul Türkeş’in yerinde müdahaleleriyle salonda sükunet sağlandı. Salon Aydın’ı dinledi ve zaman zaman da alkışladı.
Bahçeli’nin konuşmasını yaptıktan sonra kongre salonundan ayrılması ise tribünlerde Aydın lehine tezahüratı daha kolay hale getirdi.
MHP kongresi, beklentinin aksine yumrukların ve sandalyelerin havada uçuştuğu bir kongre olmadı.
Bahçeli’nin ana mesajı
MHP lideri Bahçeli, konuşmasını esas itibarıyla Türkiye’nin “beka”sı sorununa dayandırdı. İktidarı eleştirirken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk milletinin geleceğine ilişkin kaygılarını dile getirdi.
“Bu gidişle 2071 yılında Malazgirt Zaferi’nin bininci yıldönümünde Anadolu’da Türk milliyeti kalmayacaktır” derken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın millet, terörle mücadele ve Kürt sorununa yaklaşımına yüklendi. Oslo görüşmeleri üzerinden Başbakan’a yüklenen Bahçeli, Türkiye’nin yakın gelecekte yerel yönetim yasasıyla federasyon sürecine sokulacağını ve eyaletlere dayalı başkanlık eyalet sistemine geçirileceğini vurguladı.
Türklük anlayışı
MHP’nin Türk milliyetçisi bir parti olduğunu vurgulamaya gerek yok. MHP lideri Bahçeli de konuşmasında sık sık tarihten örnek vererek, “Büyük Türk milleti” diyerek, Orta Asya’dan günümüze kadar Türk milletinin zaferlerinden ve başarılarından söz ederek, “millet bilincini” öne çıkardı. Kongrenin ana sloganının “Türk milleti sensiz asla” olarak belirlenmesi de bunu gösteriyordu.
Bunu yaparken, “Türklük” ve “Türk milleti” kavramlarına ırkçı bir içerik yüklemedi. Bu kavramları kullanırken tarih, ülkü, kültür birliğinden hareketle “üst kimlik” vurguları yaparak, Atatürk’ün tarif ettiği milliyetçiliği esas aldı.
“Milli mutabakat” metni olarak açıkladığı 9 maddenin 4.’sü “Türklük” anlayışını ve vatandaşlık tanımını ortaya koyuyordu:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes; ırk, dil,din ve mezhep faklılığına bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk milletinin eşit ve saygın fertleridir. Milli varlığımızın temeli bu mensubiyet şuuru ve milli birlik ruhudur ve Türklük üst ve vazgeçilmez kimliğimizdir.”
Bu ifade MHP’nin Atatürk’ün Türk milleti tanımını yeni anayasada vatandaşlık tanımı olarak esas alan önerisi niteliğindeydi. Türk kimliğinin üst kimlik olduğu vurgusu da aynı zamanda, Bahçeli ve MHP’nin “Kürtlük” anlayışına temel oluşturuyordu.
Kürtlük anlayışı
Bahçeli, Kürt sorunu konusuna sözü uzatmadan ve yüksek sesle “Kürt sorunu yoktur” diyerek girdi.
MHP lideri, bu kesin yargısını iki temel gerekçeye dayandırdı:
Bahçeli’nin “sözde Kürt sorunu” diye andığı sorun, emperyalist güçlerin Mezopotamya petrol bölgesine hâkim olmak için çıkardıkları ve kardeşleri birbirine düşürmeye çalıştıkları bir sorundu.
Bahçeli, Kürt kimliğiyle ilgili görüşünü de şu sözlerle açıkladı:
“Kürt kökenli kardeşlerim, ayrı etnik topluluk olmayıp Türk milli bünyesinin asıl ve temel unsurlarındandır. Şunu kabul ediyoruz ki, bin yıldan bu tarafa bir arada yaşayan ve geniş bir coğrafi bölgeye yayılmış olan kardeşlerimiz arasında mahalli şartlardan kaynaklı çeşitlilikler olabilecektir.”
Bahçeli, bu tanımlarıyla Kürt sorunu konusunda sadece Başbakan Erdoğan’dan değil, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da ayrışıyor.