Bitkiler yüzyıllardan beri sağlığın korunması ve hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Bitkilerle tedavi anlamına gelen ve alternatif bir tedavi yöntemi olan Fitoterapi, bilimsel temelli klinik araştırmalara dayanmaktadır. Bitkiler, birçok mineral, vitamin ve antioksidan içermektedir. Antioksidanlar insanların hastalanmasında büyük etkileri olan ve serbest radikaller olarak isimlendirilen maddelere karşı etki göstererek sağlığımızı korumaya yardımcı olurlar. Bazı bitkilerin, diş çürümesine sebep olan bakteriyel diş plağının ve ağız hastalıklarının tedavisinde olarak kullanılabileceği de bilinmektedir. Bunlara örnek olarak verebileceğimiz yeşil çay içerisinde bulunan kateşin isimli madde, kuvvetli antioksidan ve antienflamatuvar özelliktedir. Yeşil çayın içindeki kateşin isimli maddelerle ağız kanserini önlemede etkili olduğu, diş çürüğüne yol açan bakterilerin dişe yapışmasını engelleyerek ve bakteri asitlerini baskılayarak diş çürüğünü ve dişeti hastalıklarını engellediği bulunmuştur. Yeşil çay ayrıca dişlerin yapısını güçlendiren florür bakımından da zengindir. Bu sayede asit gibi kimyasallara bağlı olan diş yüzeyi erozyonu engellenmiş olur. Ayrıca yapılan çalışmalar da şekersiz yeşil çay ile gargara yapılmasının diş erozyonu azalttığını, dişin sertlik değerini arttırdığını ortaya koymuştur.
AĞIZ KURULUĞUNA DİKKAT!Tükürüğün ağız içerisinde sindirim ve dişleri korumak gibi birçok görevi vardır. Ağız kuruluğu tükürük salgılanmasının azalmasıyla oluşan durumdur. Ağız kurulukları aşağıda sıraladığımız sebeplerle ortaya çıkabilir:
Alerji önlemek için kullanılan antihistamikler, kemoterapi ilaçları, burun açıcı ilaçlar, ağrı kesiciler, idrar söktürücü ilaçlar, tansiyon ve depresyon ilaçları ağız kuruluğuna neden olabilir.
AIDS, diyabet ve Parkinson hastalıklarının belirtileri arasında ağız kuruluğu vardır.
Kanser hastalarındaki radyoterapi tedavisi hastanın tükürük bezlerine zarar verebilir ve sonucunda ağız kuruluğu oluşabilir.
Romatizmal hastalıklar, tükürük bezi hastalıkları ve Tip1 diyabet gibi hastalıklar da ağız kuruluğuna neden olabilir
Ayrıca ağız içinin kuru olması ve tükürüğün miktarının azalması ağızda koku yapar. Bu kokular gün içerisinde sosyal hayatında problemlere sebep olabilir ve bu sorunlar sizi psikolojik anlamda yorabilir. Bu sebeplerden dolayı ağız kuruluğu uzun süreli bir şikâyet halini aldığında ihmal etmeyerek doktora gitmek önemlidir.
OKULLAR AÇILIYORİnsan sağlığı güvenliği, sağlık hizmetlerinin temel bir ilkesidir. Sağlık hizmetleri yeni tedaviler, teknolojiler ve bakım modelleriyle daha ileri giderken, insan sağlığının güvenliği ihmal edilmemelidir. Kovid-19 salgınının başlangıcından bu yana tüm dünyada okulların kapanması çocukların eğitimi için büyük bir sorun oluşturdu. Ancak çocukların öğrenimine öncelik verilmesi gerektiği için tüm dünya çapındaki okullar yavaş yavaş açılıyor. Ülkemizde de okullar yeniden açılma ve sınıf sınıf örgün eğitime başlama sürecine girdi. Okullar, çocukları güvenli bir şekilde yeniden nasıl barındıracakları konusunda yönetmeliklere bağlanıp hazırlanarak açılıyor. Yönetmelikler hijyen önlemleri, kişisel koruyucu ekipman kullanımı, temizlik ve dezenfeksiyonun yanı sıra temiz suya, sabunlu el yıkama istasyonlarına ve temiz tuvalete erişim sağlamak gibi birkaç protokolü içermektedir. Dünyada okulların yüzde 43’ünde sabun ve su bulunmamaktadır. Yani 818 milyon çocuk okullarında temel el yıkama tesislerinden yoksundur. Sahra altı Afrika ülkelerinde bu oran yüzde 70’tir. Bu da maalesef onları Kovid-19 ve diğer bulaşıcı hastalıklar açısından daha yüksek risk altında bırakmaktadır. Biz ülke olarak bu konuda çok şanslıyız. Su ve hijyen hizmetlerine erişim, okullarda enfeksiyon önlenmesi ve kontrolü için kesin gerekliliktir. Ancak çocuklarımızın da kendisini ve arkadaşlarını hastalıktan koruması için yapmamız gerekenler vardır.
Öksürük, baş ağrısı, hafif ateş gibi küçük semptomlarda bile çocuğu izole edip okula göndermemek gereklidir.
Çocuklara el yıkamayı iyice öğretmek ve güvenli olarak kullanabileceği yaşta ise ellerini kolonya veya alkol bazlı bir el losyonuyla düzenli olarak ve iyice temizlemesini tembihlemek gereklidir. Elleri sabun ve suyla yıkamak veya alkol bazlı el dezenfektanı kullanmak, ellerde bulunabilecek virüsleri öldürür. Ancak bunlar gözle temas ettirilmemelidir veya içilmemelidir.
Maskeler, Kovid-19 ile mücadelede önemli bir araçtır. Çocuk okulda maskesini takmalıdır.
Okul dönüşü ise evdekileri korumak için hemen önce ellerini yıkamalı ve üzerini değiştirmelidir.