Kovid-19 haberleriyle yeterince bilgilendik hatta biraz da bunaldık. Bugüne kadar tekrar edilen bilgilerden hala nasibini alamamış olan var ise bundan sonra da ne kadar anlatılsa bir şey değişmeyecektir. Değerli büyüğümüz Mevlana’nın sözleri aklıma geliyor. ”Ne kadar bilgili olursan ol, ne kadar anlatırsan anlat söylediğin sözler sadece karşındakinin anlayacağı kadardır.” Sosyal mesafeyi korumanın, evde kalmanın önemini defalarca tekrar ettiğimiz halde buna uymayan, keyfi sebeplerle sokağa çıkıp maskesiz dolaşan, sosyal mesafeyi de korumayan insanları her gün görüyoruz. Maalesef görmeye de devam edeceğiz.
Mesafe uyarısı
Arınmanın anlamı çok geniştir. Şimdilerde hepimizin dileği, bu musibet virüsten arınmak. Elimizi su ve sabunla yıkamak, eşyalarımızı, dokunduğumuz yerleri yerine göre çamaşır suyu veya deterjanla temizlemek, giysilerimizi 60 derecenin üzerinde yıkamak, sabun ya da deterjanla yıkayamadığımız cansız maddeleri açık havada bekletmek bu virüsten arınmak amacıyla yaptığımız hareketler arasındadır. Zira bu virüsün hayatını sürdürebilmesi için bir canlının vücuduna girip hücrelerinde üremesi gerekiyor. Sosyal mesafeyi sağlayıp bulaşmayı engellediğimizde, diğer yandan bu saydığım hijyen kurallarına da dikkat ettiğimizde virüsten arınmak mümkündür. Hatta aşı ilaç bulunmasını beklemeden tutunacak yer bulamayan virüs tümüyle yok olur gider. Bu arada virüs sabun, deterjan, çamaşır suyu, 60 derece üstü sıcaklık, ultraviole ışını ile yok oluyor derken tüm bunları virüs vücuda girdikten sonra onu yok edeceğim diye kendi vücudunuza uygulamanız da mümkün değildir. Hatta hayati tehlikesi vardır. Bu aşamada bazı ilaçlar devreye girmelidir. Ancak bu virüse özel onu tam olarak yok eden bir ilaç da maalesef henüz bulunamadı.
Arınmanın en güzel zamanlarından biri de ramazan ayıdır. Bu ayda yapılan oruç ibadetimiz hem ruhsal hem de bedensel olarak arınmamızı sağlar. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü ve aynı zamanda kardiyolog Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün de belirttiği gibi sağlıklı insanlar için oruç tutmak bağışıklık sistemini güçlendirir ve hücre yenilenmesine yardım der. Aralıklı açlığın insan vücuduna sağladığı faydaları 2016 yılında Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi bir araştırmasında göstermiş ve bu araştırmasıyla da Nobel ödülü kazanmıştır. Otofaji yani hücrelerin kendi kendisini sindirmesi üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Dr. Ohsumi açlık durumu vücutta eskiyen hücrelerin yok olması ve yeni hücrelerin oluşumunu mekanizmasının tetiklendiğini göstermiş. Bu arınma ve yenilenme safhası dinimizde ramazan ayı döneminde tutulan oruç ile yaşanır. Oruç yani açlık hücrelerimizin gençleşmesine daha diri ve sağlıklı hale gelmesine yardımcı olur.
‘Sadece aç kalmak değil’
Arınmayı sadece bedensel olarak düşünmemeliyiz. Fikrine çok değer verdiğim bir dostum özellikle Kovid-19 nedeniyle eve kapandığımız bu dönemi ruhsal ve zihinsel arınmaya fırsat bulduğumuz dönem olarak değerlendirmemiz gerektiğini söylemişti. En yakınlarımızla ama özellikle kendi kendimizle baş başa kaldığımız bu süreyi Ramazan ayında tutulan oruçta da aynı felsefe vardır. Aynı döneme rastlaması da güzel bir tesadüf. Oruç sadece aç kalmak değildir. Bize sabretmenin, tevazu göstermenin, affetmenin, paylaşmanın, yardım etmenin değerini hatırlatır. Sağlık hem bedensel hem de ruhsal sağlık bir arada olursa doğru anlamı taşır. Belki de çoğu zaman göz ardı ediyoruz ama çağımızda stres birçok hastalığın kaynağında bulunuyor. Bağışıklığımızı kötü yönde etkiliyor tansiyonumuzu yükseltiyor, huzurumuzu, uykumuzu kaçırıyor. Stresi yönetmenin onunla baş etmenin en önemli aşaması sabretmeyi öğrenmektir. Tahammül edebilmek aslında her tür mücadelede en büyük avantajdır. Sadece oruç zamanı değil hayatımızın her döneminde hatta çocuklarımızı bile buna alıştırarak yetiştirirsek ileride karşılaşacakları ve onlara güç gibi gelen tüm merhaleleri de kolayca atlatacaklardır. Bu karantina günlerinde pek çoğumuz sevdiklerinden, dostlarından, arkadaşlarından uzakta kalıyor. Doğanın bahar zamanında verdiği güzelliklerden çiçeklerden, güneşten, açık havadan da mahrum kalıyor. Bunu da bir çeşit oruç gibi düşünmeli ve geçici olduğunu bilmeliyiz. Sabretmeyi, tahammül etmeyi bilmiyorsak da öğrenmeliyiz. Başta niyet etmişken nasıl ki orucumuzu açana kadar iftara kadar sabretmeyi biliyorsak burada da beklemeyi bilmeliyiz. Unutmayalım ki kurallara uymak sadece kendimizi ve ailemizi korumak için değil tüm insanlığa karşı sorumluluğumuz. Dinimiz de bizden bunu bekler.