Dünya Sağlık Örgütü 2019 yılında sağlığımızı tehdit edecek 10 büyük risk için sizi uyarıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2019’da küresel sağlığı tehdit eden 10 maddelik bir liste yayımlayarak her bir başlığa dikkat çekti. Tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi ve gelecekteki yaşantımızı değişik derecelerde etkileyecek bu tehlikelere biz de bir göz atalım.
1- Bulaşıcı olmayan hastalıklar: Enfeksiyonlarla etkili mücadele bulaşıcı hastalıkları bir ölçüde engellemede başarılı olurken yaşam tarzı, beslenme alışkanlıklarıyla ilgili kalp damar hastalıkları, diyabet, kanser gibi kronik hastalıklar artık daha ön planda karşımıza çıkıyor. Uzun zamandır ülkemizde ve dünyada en fazla ölüm sebebinin kalp damar hastalıkları olduğunu düşünürsek bu hastalıkları önlemede ve tedavide daha çok yapacağımız işler olduğunu söylemeliyiz. Başta tütün kullanımı, hareketsizlik, zararlı ölçüde alkol kullanımı, sağlıksız beslenme, obezite, çevre ve hava kirliliği bu kronik hastalıklara zemin hazırlamakta.
2- Hava kirliliği ve iklim değişikliği: Bulaşıcı olmayan kronik hastalıklarla ve obeziteyle mücadelede fiziksel aktiviteyi artırmak önemli. Ben açık havada yürüyüşü öneriyorum. Ancak çoğunlukla “İyi de doktor hanım nerede yürüyelim?” diye cevap alıyorum. Ben de mutlaka yürünecek bir yer bulunur hiç olmazsa evin içinde yürüyün diyorum. Şaka bir yana gerçekten de temiz hava solumanın gittikçe güçleştiği şu günlerde DSÖ her 10 insandan 9’unun kirli hava soluduğuna dikkat çekiyor. Kirli havanın solunmasıyla alınan maddeler solunum ve dolaşım sistemine girerek kalbe, akciğerlere ve beyne zarar veriyor. Bu zarar her yıl kanser ve solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere çeşitli yollarla 7 milyon insanın erken ölümüne sebep oluyor.
3- Küresel grip salgını: İçinde bulunduğumuz mevsimde sık rastladığımız grip etkeni influenza virüsleri, diğer virüsler gibi değişim geçirerek elimizdeki aşı ve tedavilerin etkisiz kalmasına sebep olur. Bu nedenle kimi zaman ölümle de sonuçlanabilen küresel salgınların önüne geçmek için gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
4- Antimikrobiyal direnci: Antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımı sebebiyle ortaya çıkar ve mikroplarla baş etmemizi engeller.
5- Aşı karşıtlığı: Değişik sebeplerle ortaya çıkan bu akım ölüm ve sakatlığa sebep olan ancak aşılar sayesinde ortadan kaldırılmış hastalıkların yeniden hortlamasına sebep olacaktır.
6- Hassas ve kırılgan koşullar: Özellikle komşu coğrafyamızda savaş ve göçler sebebiyle oluşan zor hayat koşulları, ülkemizde barındırdığımız kalabalık mülteci nüfus buna belirgin bir örnektir.
7- Zayıf temel sağlık hizmetleri: Ülkemizde sağlık alanında yapılan düzenlemeler bu konuda bize birçok ülkenin önüne geçecek ilerlemeler kaydettirmiştir.
8- Ebola, zika virüsleri: Görüldüğü coğrafya itibarıyla Türkiye için tehdit oluşturmuyor.
9- Denge virüsü: Çoğunlukla Afrika, Hindistan ve Uzakdoğu’da yayılım gösteren virüs Türkiye için bir tehdit içermiyor.
10- HIV (İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü): Türkiye yüksek risk taşıyan bir ülke rdrframe1 konumunda değil ancak gerekli tedbirlerin alınması önemli.
Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın önümüzdeki yıl planında da belirttiği gibi temel ve koruyucu sağlık hizmetleri öncelikli olarak ele alınarak bu risklerden de korunma sağlanacak. Ancak burada sadece devletimiz ve üst kuruluşlara değil şahsımıza da çok iş düşmekte.