Yapay zekânın kullanıldığı uygulamalar, sağlık alanında büyük kolaylıklar sunuyor. Ama henüz doktorların yerini robotlar mı alacak diye endişe etmeye gerek yok; sağlığımız hâlâ doktorların özenli ellerine emanet
Bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle sağlık alanında da çığır açan buluşlar gerçekleşiyor. Bu buluşlar çoğu zaman hayatı kolaylaştıran gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor. Kimi zaman ölümcül ya da ağır hasar bırakacak bir hastalığın, tedavi edilebilir evresinde teşhis edilmesini sağlıyor. Kimi zaman da bize, tedaviyi kolaylaştıran ya da doğrudan sağlayan yeni teknikler sunuyor. Eskiden bilimkurgu dediğimiz birçok olay, artık gerçekleşmiş hâlde. Robotik ameliyatlar, üç boyutlu yazıcılar bu yöntemlerden sadece birkaçı. Bu sene Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca önderliğinde sağlıkta hizmet kalitesinin artırılması ve yüksek teknolojinin daha etkin kullanılabilmesi amacıyla Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı bünyesinde kurulan Sağlık Veri Araştırmaları ve Yapay Zekâ Uygulamaları Enstitüsü, ülkemiz için atılmış önemli bir adım. MR, tomografi, mamografi gibi bazı görüntüleme tekniklerinin raporlanmasında yapay zekânın kullanılması, gözden kaçabilecek detayların atlanmasını engelliyor ve gereksiz tekrarların önüne geçilebiliyor. Bu gelişmeler, bazı kimselerin aklına “Doktorların yerini makineler ya da bilgisayarlar mı alacak?” sorusunu getirebilir. Bir doktor olarak “Tabii ki değil” diye doğrudan cevap vereceğim. Bilgisayarlar, robotlar işimizi kolaylaştırabilir, çabuklaştırabilir, ancak sonuca erişmek sentezi ve yorumu yapmak yine doktorun işi olarak kalacaktır. Biz sadece makinelerin verdiği bilgilere göre hareket etmeyiz. Hastaya dokunup, muayene edip, dinleyerek, anlatış tarzı ve ifadesine göre şüpheliyi dinleyen dedektif gibi kafamızda yorum yaparız.
Acaba neyim var?
Dijitalleşme yolunda önemli gelişmelerden biri de tüm sağlık kuruluşlarının verilerini buluşturan bir kişisel sağlık kaydı sistemi olan “e-nabız” uygulamasının devreye girmesi. Bu yıl mobil kullanıcı sayısı 15,5 milyonu bulan “e-nabız”ın kullanımı hızla yaygınlaşıyor. Bu dijital platformda kullanıcı, kendi verilerini istediği kişi ile paylaşabilir, görüntüler dâhil olmak üzere tüm tahlillerini istediği hekime açabilir veya kapatabilir, randevusunu alabilir, en yakın eczaneye kadar birçok veriye ulaşabilir. Bu yıl başlayan “Neyim Var?” projesi ise yine yapay zekânın kullanıldığı bir başka proje. Bu projeyle vatandaşların randevu taleplerinin doğru polikliniklere yönlendirmesi planlanıyor. On-line olarak yöneltilen sorulara verilen cevaplar ve geçmiş sağlık verileri sayesinde zenginleştirilmiş bir yapay zekâ algoritması kullanılacak, böylece hastaların uygun branşlara ve hastaneye yönlendirmesi sağlanacak. Bu yıl için ülkemizde sağlık alanında yapılan bu teknik ilerlemelerin yanı sıra bilimsel olarak da teşhis ve tedavide bilim insanları durmaksızın çalışıyor. Genlerle uğraşılarak kişiye özel tedaviler bulunuyor. Kanser gibi korkutucu hastalıkların birçok çeşidi artık kolayca tedavi edilebilir hâle geliyor. Bazıları ise aşıyla önlenebilir durumda.
Elon Musk devrede
Tıpta hayranlık uyandırabilecek bir başka fikir de şaşırtıcı girişimleriyle ünlü Elon Musk’ın teknoloji şirketi “Neuralink” tarafından ortaya atıldı. Bu fikirdeki amaç, beyne takılan bir implant ile sinir hücrelerine elektrik sinyalleri gönderilerek, beynin bozulan fonksiyonlarını iyileştirmek. Bu sistem, felçli hastaların kolunu bacağını hareket ettirmesini sağlamasının yanı sıra Parkinson ve Alzheimer hastalarının maruz kaldığı zihinsel ve bedensel fonksiyon kayıplarını da hafifletebilecek. Aynı şekilde depresyon, bağımlılık, otizm, epilepsi ve konuşma bozuklukları gibi gündelik yaşamı kısıtlayan hastalıklara da çözüm olabileceği düşünülen bu yöntem henüz tıpta günlük kullanıma sunulmadı. Bu gelişmelerin yanı sıra Musk, nihai amacının “insanüstü bilinç” olduğunu da söylüyor. Yani yapay zekâ ile insan beynini birleştirerek, insanüstü ileri zekâlı bir yaratık ortaya çıkarmayı düşünüyor.
2020’nin sağlığa faydalı yenilikleri, size de tüm iyi dileklerinizi getirmesini dilerim.