Geleneksel tamamlayıcı tıp alanında pek çok rahatsızlığın tedavisini mümkün kılan ozon terapisi; giderek genişleyen bir hastalık grubuna hitap ediyor ve başarılı neticeler veriyor.
Ozon, üç tane oksijen atomundan oluşan, keskin kokulu, havadan daha ağır bir gazdır. Adı Yunanca ‘koku yayan’ anlamına gelen ‘ozein’ kelimesinden türemiş. Güçlü mikrop öldürücü etkisi nedeniyle ilk olarak 1856’da ameliyathane dezenfeksiyonunda kullanılmış. 1860’da Monako’da su dezenfeksiyonunda kullanılmış. 1900 yılında, ilk ozon jeneratörü patentini Nikola Tesla almış. 1902 yılında Dr. H. J. Clarke ozonu anemi, diyabet, grip hastalığının tedavisinde kullanmış.
1909’da etlerin soğuk depolanması için yiyecek koruyucu olarak kullanılmış. 1915’de Dr. Albert Wolf, I. Dünya Savaşı sırasında kangren ve yaraları ozonla tedavi etmiş. 1975’te Dr. Buckley ekibi ile ozon tedavisinde peroksit oluşumu ile sağlanan yüksek oksijenlemenin glutatyon enzim sistemi üzerinden eritrositleri aktive ettiğini ilk kez kanıtlamış. Aynı yöndeki bilimsel çalışmalar 1979 yılında Dr. Freeman, 1977 ve 1986 yıllarında Dr. Washüttl, 2001 yılında da Dr. Lell tarafından da sürdürülmüş.
Kimler için uygun değildir?
İleri derecede kansızlık ve pıhtılaşma bozukluğu gibi kan problemlerine sahip olanlara, glukoz-6-fosfat-dehidrogenaz enzim eksikliği olan ‘favizm’ hastalarına, hamile ve emzirenlere, kronik alkolizmi olan kişilere uygulanmamalıdır. Bunun yanı sıra hipertiroidi bulunanlar, ozona alerjisi olanlar, sık tekrarlayan kas krampları olanlar ve kontrol altına alınmamış kalp-damar hastalıklarına sahip olanlar için de uygun değildir.
Hangi hastalıkların tedavisinde ek olarak kullanılabilir?
Bel ve boyun fıtığı, iskemik kalp hastalığı, AIDS, kanser, migren, kolesterol,
Yaralar, cilt lezyonları, yanıklar,
Romatizmal hastalıklar,
Göz hastalıkları (maküler dejenerasyon),
Periodontit, diş çürüğü, kanal tedavileri, diş temizliği,
Dolaşım bozuklukları, kistik fibrozis,
Viral hastalıklar, bakteri-mantar enfeksiyonları (hepatit B–C, uçuk),
Diyabetik ayak, Crohn, ülseratif kolit, iltihabi bağırsak hastalıkları,
Geriatrik bozukluklar (Alzheimer, Parkinson, demans),
Otoimmün hastalıklar (multipl skleroz, Behçet hastalığı),
Solunum sistemi hastalıkları (astım, KOAH, SARS),
Kronik yorgunluk sendromu, depresyon, duygu-durum bozuklukları.
Dolaşım bozuklukları: Ozon terapisinin en sık kullanıldığı hastalıklardandır. Özellikle de diyabet hastalarının yaşadığı uyuşma, karıncalanma gibi can sıkıcı belirtileri hafifletmek için, ayrıca bu hastalığa bağlı dolaşım bozuklukları ile olan ve diyabetik ayak oluşumuna kadar giden yaraların tedavisinde büyük ölçüde yardımcı olur.
Göz hastalıkları: Yaşlanmaya bağlı olarak damarlarda meydana gelen bozulmalar, optik sinirlerde ve retinada hasarlar oluşmasına neden olur. Ozon terapisinin dolaşım üzerindeki olumlu etkisi burada da faydasını gösterir.
Kanser: Hem hastayı rahatlatmak, konfor sağlamak hem de doğrudan tedaviye yardımcı olmak üzere büyük katkı gösterir. Bağışıklık sisteminin aktivasyonunu artırır, kanser ile savaşan hücrelerin üretilmesine destek verir, vücut direncini olumlu yönde etkiler ve kemoterapi sürecinin olumsuz etkilerinin azaltılmasına yardımcı olur.
Hipotiroidi: Ozon tedavisi, tiroid bezinin çalışmasını da hızlandırır. Böylece, tiroid bezinin yeteri miktarda tiroid hormonu üretememesi nedeniyle oluşan hipotiroidi tedavisinde de etkili olur. Ayrıca serotonin üretimini artırarak mutlu olmayı da kolaylaştırır.