Glutatyon, sistein, glutamin ve glisin adlı aminoasitlerinden oluşan, vücudumuzda karaciğerde üretilen güçlü bir antioksidandır. Diğer tüm antioksidanlar gibi bizi serbest radikallerin verdiği zararlardan korur. Kronik yangı, otoimmün hastalıklar, kanser dahil birçok hastalığa zemin hazırlayan bu tehlikeli moleküllere güçlü bir şekilde karşı koyar.
Metabolizmanın normal işleyişinde serbest radikallerin oluşumu kaçınılmazdır. Az miktardayken pek zararı olmayan bu anarşik yapılar eşlenmemiş elektronlarını eşlemek için eşli elektronu olanlara saldırıp onların yapısını bozmaya çalışır. Bir kötünün yedi mahalleye zararı olur misali dalga dalga ilerleyip önce hücreye sonra sırasıyla dokuya organa ve insana zarar verir. Bir çeşit paslanma gibi tanımlanan bu süreci olumsuz çevre koşulları, stres, yaşam tarzında yapılan yanlışlar daha da hızlandırabilir. İşte antioksidanlar bu anarşik yapıları kontrol altına almayı onları uslandırmayı sağlayarak verebileceği zararlara karşı da bizi korur.
Sebepleri nelerdir?
İlerleyen yaşla birlikte glutatyon üretiminde de belirgin düşüş gözlenir. Üstelik esas bu süreçte kronik hastalıklar baş gösterdiğinden aslında ihtiyaç da artmıştır. Tabii bu hastalıkların ortaya çıkışı öncelikli olarak glutatyon azalmasına mı bağlı yoksa hastalık yüzünden mi glutatyon daha da yetersiz kalıyor ya da her ikisi de mi aynı derecede birer sebep hepsini söyleyebiliriz.
Çevresel toksik etkenler de glutatyon kullanımına ihtiyacı artırır. Örneğin hava kirliliği, şehirdeki yaşamın getirdiği zorunlulukla beraber trafikte geçirdiğimiz zamanın yüklediği stres ve bunun yanı sıra bu süre içinde soluduğumuz egzos gazı, havadaki sanayi ve yakıt artıkları, kimyasal temizlik malzemeleri, zirai tarım ilaçları, haşere ilaçları, ağır metaller, bizi yavaş yavaş zehirler. En önemli panzehirlerimizden biri olan glutatyonu da tüketir.
Sigara kullanımı ya da sigara dumanına maruz kalmak yani pasif içicilik de glutatyon ihtiyacını artırır. Bunun için verilebilecek en iyi karar elbette sigarayı bırakmaktır. En çok akciğeri olumsuz etkileyen sigara hem vücudun glutatyonunu tüketerek hem de DNA’yı bozarak vücuttaki tüm hücrelere dokunup vermedik zarar bırakmaz. Bu nedenle bu kişilerin glutatyon takviyesine ihtiyacı daha fazladır.
Alkol kullanımı da benzer şekilde ama karaciğer üzerine olumsuz etki gösterir. Karaciğerimiz aynı zamanda vücudumuzun en önemli detoks organı olduğu için glutatyon kullanımına da en çok ihtiyacı olan yerdir. Karaciğerin fonksiyonunu tam olarak görebilmesi için yeteri kadar glutatyona ihtiyacı vardır. Yediğimiz içtiğimiz çevreden aldığımız tüm toksinleri atabilmek için karaciğerin iyi çalışması gerekir.
Hafif egzersiz ve yürüyüşler gluatyon seviyesini artırır, ancak aşırı spor ve egzersiz ise glutatyon seviyesini düşürebilir. Bu nedenle spor yaparken aşırıya kaçmamak gerekir. Profesyonel sporcuların, yarışmalı spor yapanların glutatyon ihtiyacı fazladır.
Aşırı kaygı, stres, depresyon, uyku düzensizlikleri, kötü beslenme ve yetersiz protein alma gibi durumlarda da glutatyon üretimi azalmıştır.
Haftaya glutatyonun faydalarından, farklı hastalıklarla ilişkisinden ve yükseltmek için ne gerektiğinden bahsedeceğim.
Üretimi ve eksikliği
Glutatyonun sistein, glutamin ve glisin adındaki aminoasitler kullanılarak üretildiğinden bahsettik. Hücrelerimizde glutamin ve glisin genellikle yeterli miktarlarda bulunur. Ancak sistein ise sınırlı miktarlardadır. Serin amino asidinden sistein üretildiği gibi ayrıca vücutta doku protein yıkımı ve diyetle alınan proteinlerden de üretilir. Vücuttaki sisteinin kullanılabilirliği hücre içi glutatyon seviyelerinin belirlenmesinde önemlidir. Bir insanda günlük 10 grama kadar glutatyon üretilebilir. Karaciğer hücresi, eritrosit (kırmızı kan hücresi) ve bağırsak lümeni mukusunda glutatyon bulunmaktadır. Vücutta metilasyon düşükse sistein yeterince oluşamayacağı için glutatyon seviyesi de düşecektir. Temel üretim yeri karaciğer olan glutatyonun üretildikten sonra bir kısmı hücre içi mitokondri ve yine bir hücre organı olan endoplazmik retikuluma iletilirken daha fazlası ise kan ve safra gibi hücre dışı kısımlara verilir.
Normal şartlarda doğal yolla vücutta üretilebilen glutatyon bazı durumlarda yetersiz kalır. Bunlar üretiminin azaldığı ya da kullanım ihtiyacının arttığı durumlardır. Böyle durumlarda da dışarıdan destek tedavisi olarak almak gerekebilir.