Kış aylarında sık olarak başımıza gelen solunum yolu enfeksiyonlarından geçen yazımda biraz bahsetmiştim. Bu hastalığa sebep olan etken virüs ya da bakteri olabilir. Sebebi farklı olsa da belirtileri yaklaşık olarak birbirine benzer. Buna karşılık tedavide bazı farklılıklar vardır.
Üst solunum yolu enfeksiyonları: Soğuk algınlığı, bademcik iltihabı olarak bilinen tonsillit, sinüslerin enfeksiyonu ile oluşan sinüzit, ses tellerini de etkileyen larenjit ve farenksin iltihabı farenjiti sayabiliriz.
Alt solunum yolu enfeksiyonları: Bronşların iltihabı olan bronşit, daha küçük hava yolu iltihabı olan bronşiolit ve akciğer enfeksiyonu olarak da pnömoni yani zatürre şeklinde kendini gösterir.
Bir solunum yolu enfeksiyonunda eğer etken virüs ise antibiyotik tedavisinin yeri yoktur. Sıklıkla semptomatik tedavi yeterliyken yüksek ateşle daha ağır geçen enfeksiyonlarda antiviral ilaçlar da kullanılır. Eğer enfeksiyon etkeni bakteri ise tedavi için antibiyotik gerekir. Tedavide ideal olan yöntem enfeksiyonun yerine göre boğaz ya da balgam kültürü alarak başlamaktır. Böylece kültür antibiyogramı yapılarak tespit edilen mikrobun hangi antibiyotiğe hassas olduğunu ortaya çıkarıp ona göre tedaviye başlanır. Bazen de etken tespit edilemeyip ampirik yani etkili olma olasılığı yüksek bir antibiyotik tedavisine başlanır.
Üst solunum yolu enfeksiyonları genelde daha kolay geçerken alt solunum yolu enfeksiyonları daha uzun sürebilir hatta bazen hastaneye yatış da gerekebilir.
Tedaviye katkısı olanlar
Enfeksiyonlarla mücadelede sağlıklı beslenme, iyi bir uyku bağışıklığı yüksek tutmada önemlidir. Beslenmede tüm vitaminlerin ayrı bir değeri olduğunu hatta özellikle D vitamininin bağışıklık için çok değerli olduğunu biliyoruz. Bağışıklığı kuvvetlendirerek hastalıktan korunmak mümkün olur. Ancak C vitamini, çinko ve kuersetin hem bağışıklığa yardımcı olarak hastalıktan korunmaya hem de virüsle mücadelede faydalı etkilere sahiptir. Bu nedenle tedavide de yeri vardır.
C vitamini: Kuvvetli antioksidan etkiye sahip bir vitamindir. Bağışıklık sistemimizi oluşturan as-kerlerimizin virüsle mücadelede gücünü artırır. Virüsün çoğalma hızını baskılar. Özellikle yeni korona-virüsle mücadelede bu etkisi ile tedavide önemli bir yer aldı C vitamini içeren besinlere örnek olarak maydanoz, kırmızı ve yeşil dolmalık biber, kivi, limon, portakal, mandalinayı sayabiliriz.
Çinko: Biz çinkoyu pandemi sürecinde özellikle C vitamini ile beraber ön planda bağışıklığı artırıcı özelliği ile tanıdık. Antioksidan etkisiyle bağışıklık sistemi hücrelerini yani bizim savunma gücümüz olan askerlerimizi korur yardımcı olur. T lenfositlerin de olgunlaşma süreci içinde çinko mineraline ihtiyaç vardır. Yani çinko hem hastalığı geçirmeden önce bizi korumaya yönelik yardımcı olur. Çinko, boğaz bölümünün iç dokusuna tutunarak lokal olarak da etkinlik gösterebilir. Pastil olarak hazırlan-mış formüller tedaviye destektir. Çinko içeren besinlere örnek olarak fındık, kabak çekirdeği, kabuklu deniz ürünlerini sayabiliriz.
Kuersetin: Güçlü bir antioksidandır. Koronavirüsler dahil daha birçok RNA ve DNA virüslerinin insan hücre-sine girmesini ve çoğalmasını engeller. Özellikle C vitamini ile beraber bu olumlu etkisi daha da artan kuer-setin ACE2’ye bağlanma aktivitesine sahip olması nedeniyle koronavirüsün insan hücresine ACE2 reseptörü yoluyla girişini önler. Eğer virüs girmiş ise çoğalmasını da engeller. Kuersetin içeren besinlere örnek olarak soğan, elma, yeşil çayı sayabiliriz.