Gürsel Tekin’in annesini toprağa verirken döktüğü gözyaşlarının fotoğrafı vardı geçenlerde birinci sayfada...
Daha önce de Başbakan Erdoğan’ın annesini uğurlarken hıçkıra hıçkıra ağlayışına tanıklık etmiştik.
En yalın, en yalansız halimiz, musalla taşı başındakidir belki de...
Eceli gördü mü frene basar hayat...
Ölüm karşısında hiçleşiriz.
Giyindiğimiz tüm sıfatlardan azadeyiz.
Orada Başbakan ya da Genel Başkan yardımcısı değiliz.
“Evlat” hüviyetinde eşitleniriz.
Varsa ölümün bir demokrat yanı, bizi, bir süreliğine de olsa, unvanlarımızdan soyması...
Bir gözyaşı damlasında, bir taziye sofrasında buluşturması...
* * *
Varsa ölümün barışçı bir yanı, küskünleri barıştırması...
Garip belki, ama bu ülkeye geçici de olsa bir sulh havası, ancak Azrail sayesinde gelebiliyor.
Ben bunu büyük şehirlerde sadece mezarlıkların yeşil alan olarak kalmasına benzetiyorum.
Ecelin yeşerttiği şehirler gibi, ölümde yumuşuyor yürekler; kanlı bıçaklı hasımlar, vefat karşısında başını eğip taziye kuyruğuna giriyor.
Emri hak yapıyor hayatın yapamadığını...
Barıştırıyor kan davalıları...
Vicdanı eşeliyor, kindarlığı törpülüyor; en azından bir süreliğine ateşkes sağlıyor.
* * *
Tam bir yıl önce bugün, o acıyı ben de yaşadım; bir yıl önce bugün, babamın musalla taşı başında, aynı dersleri ben de aldım.
Bir acının kaç küslüğü bitirebildiğine, kaç eski dostla yollarımı yeniden birleştirebildiğine, fikriyatımı paylaşmayan kaç kişinin hissiyatımı paylaşabildiğine şaştım.
Ölümle gelen barışı daimi kılmaya çalıştım.
Bir yandan da, geçen o bir yılda, kavuşma ümidi olmayan bir sevdayı tattım.
Maddi varlığı olmayan bir hayali sevmenin anlamını...
Hasretin buruk tadını...
O günden sonra da aynı kor hangi evi yaksa kulak kabarttım.
Varsa ölümün bir hayrı, empatiyi artırması...
Artık biliyorum ki, cenaze başında akıtılan gözyaşı, o günden sonra, salonda boş kalmış bir koltukta, arşivden çıkıveren bir eski mektupta, radyodan yükselen bir bozlakta ya da sofradaki doldurulmamış kadehte yeniden dökülmeyi bekler.
Başın derde girdiğinde “Keşke yanımda olsaydı” dedirtir.
Çok sevindiğinde “Keşke o da görebilseydi” diye dile gelir.
Kafesinde suskun bir kanarya, o yası ele verir.
* * *
“Temyizi olmayan bir dava bu...”
Varsa kalleş ölümün bir adil yanı, nihayette herkesin başına gelmesi...
Sadece bazılarına biraz iltimas geçiyor; kimini erken, kimini geç alıyor; kimine sıralı, kimine sırasız geliyor.
Eğer gideni doyasıya sevebildiyseniz, “Bugünü de gördüm şükür” dedirtebildiyseniz, gözünün arkada kalmadığını, huzur içinde kapandığını hissedersiniz.
O boşluğu dolduramayacak teselliler belki...
Ama hiç yoktan iyi...