Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Semra Özal, Cumhurbaşkanı Gül ile görüştüğünde muhtemelen bir Azeri’nin mektubundan söz edecek.
Semra Hanım’dan dinlediğim kadarıyla aktarayım:
Malum, Turgut Özal, Türki Cumhuriyetler gezisinde 15 Nisan 1993 Perşembe günü Elçibey’le görüştü. O gece Türkiye’ye döndü. Cumartesi de vefat etti.
Bir süre sonra bir Azeri genç, Semra Özal evde yokken gelip el yazısı bir mektup bırakmış. Kapıdaki korumaya da, “Özal’ın Elçibey’e sempatisi nedeniyle son gezisi sırasında ağır ağır tesir eden bir maddeyle zehirlendiğini, kendisinin bu zehri bildiğini” söylemiş. Kaldığı otelin adresini vermiş.
Semra Hanım eve gelir gelmez korumayı otele göndermiş, ama genç, otelde yokmuş. Sonra da sırra kadem basmış.
Mektubu, Özal’ın ölümünü soruşturan savcıya da veren Semra Hanım, eşinin Türki cumhuriyetler gezisi süresince gün be gün verilen bir zehirle öldürüldüğüne inanıyor.
* * *
Neden?
İki tez var:
Birine göre, “Türkiye öncülüğünde, Rusya’yı dışlayan bir Türki Cumhuriyetler Federasyonu hazırlığı yüzünden...”
Bu teze inananlar, Özal’ın Hüsnü Doğan’dan hazırlamasını istediği ve 19 Mayıs’ta açıklayacağını söylediği partinin adının “Avrasya Partisi” olduğuna dikkat çekiyor.
İkinci tez, Kürt sorunuyla ilgili...
Ölmeden hemen önce Özal, HEP milletvekillerine “Öcalan’la görüşün, ateşkes sürecini uzattırın” diye haber yolluyor. Sonra da Cengiz Çandar’a “Önümüzdeki ay her şeyi göze alarak ortaya çıkacağım ve (Kürt sorununu) çözüm formülümü ilan edeceğim” diyor.
Öcalan, ateşkesi süresiz uzattıktan sonra Özal’ın ne diyeceğini öğrenmek üzere TV başına geçtiğinde ölüm haberini alıyor. 5 hafta sonra da PKK’nın 33 kişiyi kurşuna dizmesiyle çatışmalar yeniden başlıyor.
* * *
12 Kasım 2010 gecesi, NTV’de 5,5 saat süren bir canlı yayında Özal’ın ölümünü işlemiştik. Semra ve Ahmet Özal’ın da katıldığı o yayında, ölüme giden süreci ve ölüm gününü saat saat ele almış, son gezisine katılan gazetecilerden, korumasına, ilk müdahaleyi yapan doktordan tahnitle görevli elemana kadar hemen bütün ilgili tarafları ve tanıkları buluşturmuştuk. (Tam metni için: http://www.candundar.com.tr/_v3/#!#Did=18849)
Ölümü soruşturan Devlet Denetleme Kurulu’na da talepleri üzerine verdiğim o programda, Özal’ın ölümündeki ihmaller zinciri apaçık ortaya çıkmıştı.
Şimdi DDK’nın raporuyla doğrulanan bu tablo, muhtemelen mezarın açılmasıyla sonuçlanacak.
* * *
Olayın tıbbi ve polisiye detayları çok... Bunlar bir tarafa bırakılsa bile yukarıda anlatılan iki olay, ölümden siyaseten kuşku duymamızı gerektirecek kadar önemli...
1993’ün kanlı listesini unutmayalım:
24 Ocak’ta Uğur Mumcu öldürüldü.
17 Şubat’ta Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağı düştü.
17 Nisan’da da Turgut Özal öldü.
3 ay içinde darbe olmuş gibi, ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Jandarma Genel Komutanı değişti.
Peşinden Sivas katliamı geldi.
Kuşkulanmamak elde mi?
Bırakın zehir iddiasını, bu devlet, Özal suikastını bile ciddiyetle araştırmayıp tüm esrarengiz ipuçlarıyla ortada bırakmadı mı?
Türkiye, dünyada en çok mezar açılan ülkelerin başında geliyormuş.
Cinayetlerin üstünü örte örte, yalan yanlış yazdığımız bu karanlık tarih, aydınlanmak için daha bize çok mezar kazdırır.