Wikileaks belgelerinin içeriğinde şimdilik “Vay canına” dedirtecek fazla bir şey yok.
O yüzden başka bir şeye “Vay canına” diyoruz:
Koca Amerika’nın, özgüven körlüğü içinde bu kadar önemli belgeleri sızdırmış oluşuna...
Ve kriptoları yazan “büyük”elçilerin ciddiyetsizliği ve basiretsizliğine...
Hep Amerika’nın bizden fazla şey bildiği efsanesiyle yetişmiş kuşaklar için ne hayal kırıklığı...
* * *
Konuştuğum Türk diplomatlar da Amerikalı meslektaşlarının kriptolarındaki aşırı kibir ve nakıs bilgiyi bıyık altından tebessümle yorumluyorlardı.
“Erdoğan’ın gizli gündemi var mı?”, “Başbakan’la Cumhurbaşkanı’nın arası açık mı?”, “Türkiye eksen değiştiriyor mu?”, “Başbakan’ın danışmanları dalkavuk mu?”, “Kabinedekiler cemaat üyesi mi?” gibi konularda herhangi bir TV tartışmasındakinin ötesinde değerlendirmeler umuyorduk oysa... Çıka çıka ayaküstü kokteyl sohbetlerinde işitilmiş üstünkörü dedikodular çıktı karşımıza...
Sanırım bu, son dönemde Türkiye’de görev yapan Edelman, Pearson gibi ABD elçilerinin kalibresini gösteriyor.
* * *
Bir büyükelçinin yaşadığı dönemi ve ülkeyi kavrayabilme yeteneğini kriptolarındaki öngörülerinden anlayabiliriz.
Diplomasi tarihi bunun örnekleriyle dolu...
Mesela Atatürk’ün İnönü’yü Başbakanlık’tan aldığı ve hastalandığı 1937’de Ankara’daki yabancı sefirlerin raporlarında “Halef”i tahmin çabalarını okuyoruz. Bazı raporlarda “Atatürk’ten sonra Çakmak’la asker el koyar”, “Bayar başa geçer”, “Fethi Okyar hazır” türü yorumlara rastlıyor ve gülüyoruz. Ama İngiliz Büyükelçisi Percy Lorein’in raporu, kafası karışık yorumcular arasında mücevher gibi parlıyor:
“İnönü’ye harcanmış biri gözüyle bakmayın. Atatürk onu yedekte bekletiyor.”
* * *
İngiliz diplomasi geleneğinin gücü mü?
Bence daha çok büyükelçinin öngörüsü...
Aynı İngiltere, 1978 sonunda Ankara Büyükelçiliği’ne Türkiye’deki darbe olasılığını sorduğunda Askeri Ataşe General Bishop’tan şu cevabı almıştır:
“Bence ordunun darbe yapma ihtimali düşük. Harbiyeliler, Evren’in, Ecevit’in adamı olduğunu, TSK’nın lideri olmaması gerektiğini düşünüyorlar.” (Jan Devletoğlu, “İngiliz Arşivlerinde 12 Eylül’ün Ayak Sesleri”, Doğan K., 2010)
* * *
Çok şükür ki Wikileaks sayesinde bugünkü sefirlerin performans analizi için diplomatik yazışmalar üzerindeki 30-50 yıllık gizliliğin kalkmasını beklemek zorunda değiliz.
Onlar, tarih olmadan tarihin hükmüne kavuştular.
Ve yarattıkları depremle kendilerinden sonraki elçilere büyük bir enkaz devrettiler.
Bugüne kadar bir yerlerde bir Amerikalı diplomatla sohbet etsek, ne söyleseler hemen “Yazılmamak koşuluyla” diye eklerlerdi.
Artık ben onlara aynı şeyi söyleyeceğim.