Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sadece dünkü haberlere bir bakın: Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’ndeki siyasi kavgada 20 yaşındaki öğrenci bıçaklanarak öldürüldü.
Van Erciş’te bir kadın ve 6-19 yaş arasındaki 4 çocuğu evlerinde ölü bulundu.
Bursa’da çöpten çıkan kesik bacaklar, sevgilisi tarafından öldürülen 25 yaşındaki kıza ait çıktı.
Beşiktaş maçının oynandığı akşam bir grup Kasımpaşa taraftarı, Beyoğlu’nun ortasında siyah beyaz eşofmanlı Model grubu üyelerini evire çevire dövdü.
* * *
Kişi başına düşen milli şiddet miktarının en yüksek olduğu ülkelerden birinde yaşıyoruz.
Dağdaki çatışmadan kurtulsak maç kutlamasında, baba cinnetinden kurtulsak manyak bir sevgilinin elinde ölüyoruz.
Şiddet, istisna değil burada; kural...
Sorunlarımızın kesin çaresi...
Çözümün yegâne adresi...
Kamuoyu araştırmacıları ülkedeki her gerilimin iktidar partisine yaradığını söylüyor.
Şiddetin oy kazandırdığı bir coğrafyada barışa kavuşma şansımız olabilir mi?
* * *
Öfke, partilerin sunduğu hizmetlerin en ucuzu aynı zamanda...
Hem maliyetsiz dağıtılıyor hem getirisi bol...
O yüzden de liderlerin dilinden hakaret eksik olmuyor.
Yine dünkü haberlerden gidelim:
MHP, Başbakan’ın “dilini koparmaktan” söz ediyor.
Başbakan, “Siz kasap mısınız” diye soruyor.
Bahçeli, Erdoğan’a “edepten mahrum, ağzı bozuk, iki yüzlü” diyor.
“Gerilim, gerene oy getiriyor” teşhisi, siyaseti vahşi bir ip germe oyununa çeviriyor.
Onlar gerdikçe seçmen, “Vur vur inlesin” diye tempo tutuyor.
Öfke dilinin kazandırdığını gören siyasetçi de daha üst perdeden hakaret etme yarışına girip gerilimi tırmandırdıkça tırmandırıyor.
* * *
Liderler hakaret perdesinden konuştukça, o dil, küfür olup tribüne çıkıyor, tokat olup evlere sızıyor, bıçak olup okullara giriyor, silah olup dağlara hükmediyor.
Girişte verdiğim haberler, işin gündelik bilançosu sayılır.
Dilde başlayan şiddet, gün geliyor, onu başlatanın çözmesi gereken devasa bir soruna dönüşüyor.
Ve tabii o saldırgan dili kullananların, şiddetten yakınmaya hakkı da kalmıyor.
* * *
30 yıllık kanlı bir savaşı bitirmeye çalışırken, en son ihtiyacımız olan şey bu öfkeli dili...
Balık baştan koktuğuna göre öfkenin de önce liderler düzeyinde dizginlenmesi lazım.
Sayın Erdoğan!
Sayın Bahçeli!
Sayın Kılıçdaroğlu!
Lütfen yapmayın!
Öfkeye, hakarete, şiddete prim vermeyin.
Bizi de germeyin!
Sizin kullandığınız saldırgan dilin hızla ve dalga dalga tabana yayıldığını, giderek kana bulandığını göz ardı etmeyin!
Öfkenize hâkim olamıyorsanız, aranızda anlaşamıyorsanız karşılıklı sövgüler savurup bizi de kışkırtacağınıza, bir gün randevulaşın, ilk ve son kez kozlarınızı paylaşın.
Sövüşmeyin dövüşün!
Kim kazanırsa o yönetsin ülkeyi!
İnanın böylesi her gün hakaretleşmenizden daha iyi...