Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son haftalarda yaşananlara dikkatle bakınca, Kürt sorununda inisiyatifin Öcalan’a geçtiğini söylemek mümkün.
Özetleyelim:
Öcalan, 2 Temmuz’da avukatlarına şu mesajı verdi:
“Eğer Kürt sorununun demokratik çözümü için diyalog süreci gelişmezse, özel savaş lobileri devreye girer. Komplolar dönemi başlar. Karşılıklı çatışma tırmanır. İç savaş çıkar. Derinleşirse iki milyon insan ölür.”
O ay İnegöl ve Dörtyol’da Türkler ve Kürtler birbirine girdi. Tam bir iç savaş provası yaşandı.
* * *
28 Temmuz görüşmesinde Öcalan şu mesajı verdi:
“Sen sorunu müzakereyle, siyasi yolla çözmezsen, Dörtyol, İnegöl gibi çatışmalar kentlere sıçrar. Bunun çok daha ağır sonuçları olur. Örneğin Yüksekova gibi bir yerde kent çatışması olursa, yüz bin kişi bir anda sokağa dökülür. İnsanlar silahlıdır; halk arasına gerilla da karışırsa, uçaklar kalkar, bombalar, panzerler tarar, bir anda on bin kişi ölebilir. Bunun İstanbul, Mersin, Adana, Diyarbakır gibi kentlerde olması halinde, bir günlük bilanço 30 yıldaki kadar çok olur.”
Ertesi gün, başta Yüksekova ve Diyarbakır olmak üzere Şırnak’ta, Siirt’te, Van’da, Şemdinli’de binlerce kişi İnegöl ve Dörtyol olaylarını protesto için sokağa döküldü. Halk arasına gerilla katıldı. Polis müdahale edince ilçe savaş alanına döndü.
* * *
Bunun üzerine avukatların 4 ve 11 Ağustos görüşmeleri “Ada’ya giden iki gemi de arızalı” gerekçesiyle yaptırılmadı.
Ama avukatlar “Öcalan 15 Ağustos’tan itibaren ateşkes çağrısı yapacaktı. Bu tavır, kararı etkiler. Herhalde ateşkesi istemeyenler görüşmeyi engelliyor” dedi.
O gece Yüksekova’da bir askeri konvoy şehir çıkışında saldırıya uğradı; 5 asker yaralandı.
“Ramazan ateşkesi” tehlikeye girince Adalet Bakanlığı apar topar bir tekne kiraladı. Avukatlar, rötarla İmralı’ya gidebildiler. Hemen ardından PKK’nın açıklaması geldi:
“Halkımızın talepleri ve önderliğimizin çağrısı üzerine, mübarek ramazanın huzurlu geçmesi amacıyla, 13-20 Eylül arasında pasif savunma konumuna geçiyoruz.”
* * *
Referandum öncesi ateşkes, hem ülkeyi, hem Hükümet’i rahatlattı. Ancak dün Murat Yetkin’in de dikkat çektiği gibi, “Ramazan ateşkesi”nin ramazandan 2 hafta fazla sürecek olması anlamlı... Muhtemelen PKK, referandum öncesi yaptığı bu jestin karşılığını bekleyecek.
Öcalan bu karşılığı şöyle formüle ediyor:
“Bana burada dört kez, ‘Seçim var bekle’ dediler. Sonuç ortada... Bizi oyalıyorlar. 12 yıldır sabrettim. Ancak benim de bir sınırım var. Referandumdan sonra, ‘Yine seçim var’ oyalamasına izin vermeyeceğim. Bir kerede her şeyi bozabilirim. ‘Kim ne yaparsa yapsın’ diyebilirim. Bu takdirde Kürtler başlarının çaresine bakacaklar.”
* * *
Böyle bakınca açılımın durmasının ardından süreci tamamen Öcalan’ın yönettiği açıkça görünüyor.
Bir senaryo daha var:
Öcalan’ın eski yoldaşı Hüseyin Yıldırım’ın Taraf’ta Neşe Düzel’e söylediğine bakılırsa “Öcalan hayatını kurtarmak için derin devletle anlaştı. Eline verilen programı uyguluyor.”
Hükümet ya sürece açıkça Öcalan’ı katmalı ya da inisiyatifi eline almalı.
Bu hâl, hem acıklı hem tehlikeli görünüyor çünkü...