Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dil, en etkili iletkenlerdendir. Sokaktaki değişimin ipucunu verir.
Hidayet Türkoğlu, Erdoğan’la görüşmesinden sonra “Sayın Başbakanımızın huzuruna davet edilmek, bizi takım olarak çok mutlu etti” dedi ya...
Burada tamamen doğal olarak ağızdan çıkan “huzura davet” lafı, bana Başbakan’ın referandum öncesi işadamlarına yaptığı tarihi uyarıyı hatırlattı: “Bugün sessiz kalanlar, yarın huzurumuza geldiklerinde biz de sessiz kalırız.”
“Huzura çıkmak” eski dilde “Padişah katında kabul edilmek” anlamına geliyordu.
Bu tabirin dilimize yeniden yerleşiyor olması, siyasetteki gidişatın işareti mi?
* * *
Seçim haziran sonuna doğru yapılacaksa, önümüzde 9 ay 10 gün var demektir.
Türkiye bu sancılı süreci yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarıyla geçirecek ve görünen o ki 9 ay 10 gün sonra sandık, sadece bir Başbakan değil, bir “Bay Başkan” doğuracak.
Şimdiden söyleyebiliriz ki önümüzdeki sorun, “Bay Başkan”ın kim olabileceğinden ziyade, “yeni bir padişah” olmasının nasıl önlenebileceği sorunudur.
Çünkü sadece mevcut yasalar değil, Hido’nun demecine akseden toplumsal ruh hali de, Erdoğan’ın uyarısında kendini hissettiren kişisel beklenti de buna pek müsaittir.
* * *
Kimileri “Bu kadar güvenme hiç kendine/ bu devirde kimse şah değil, padişah değil” şarkısını söylüyor, birçokları da Başbakan’ın referandum sonrası yaptığı açıklamadaki üslubuna bakarak Başkan olabilmek için bundan böyle herkesi kucaklayan bir tavır sergileyeceğini tahmin ediyor; ama ortada bir de “huzura kabul” için can atan “padişahçıdan çok padişahçılar” var.
“Bu devirde” onların izini, “hazır ezmişken bastıralım” diyen akıl hocalarından, evrensel hukuka değil, bakanın gözüne bakan yargı erbabından, lafını sakınan işadamlarından, değiştirilen tabelalardan, kısılan hoparlörlerden, kimi gazetelerde eksilen muhalif köşelerin methiye sütunlarıyla doldurulmasından takip etmek mümkün olacak.
Şayet “güçler dengesi”, hiç olmazsa örnek alınan Amerika Birleşik Devletleri’ndekine benzer güvencelere kavuşturulmazsa ve muhalefet şu ya da bu yöntemle susturulursa, “Bay Başkan” murat ederken “Ulu Padişah” yaratmamız hiç de zor değil.
* * *
Ömrünün çoğunu, “askerin ışıkları yanıyor mu” kaygısıyla çıkmış gazeteleri okuyarak geçirmiş bizler için askeri vesayetin gemlenmiş oluşu “huzur verici...”
Şimdi tek korkumuz, kalan ömrümüzü de bunun yerini alacak “Başkan’ın ışıkları yanıyor mu” kaygısı ve yeni vesayet sahiplerinin baskısı ile geçirmek...
Biz huzura erme derdindeyiz.
Huzura çıkma değil...