Hayatımın maçına çıktım Pazar günü... “Hayatımın maçı” diyorum, çünkü 15 yıllık tenis hayatımda ilk kez final oynadım.
İlk merak saldığımda sadece eğlencelik hafta sonu maçları vardı. Genellikle Atlı Spor Kulübü’nde Osman Müftüoğlu ile ben, Sedat Ergin-Nihat Özdemir ikilisine karşı oynardık.
Zamanla işler yoğunlaştıkça takımlar dağıldı; ama ilgimiz azalmadı.
4 yıl önce kaybettiğimiz tenis sevdalısı Levent Güray adına Kavaklıdere Tenis Kulübü’nde düzenlenen veteran çiftler turnuvasına daha önce de birkaç kez katılmış, genellikle ilk turlarda elenmiştik.
Geçen kış ortağım Yasin Güney’le sıkı bir hazırlık yaptık.
Ankara Tenis Akademisi çatısı altında antrenmanları hiç aksatmadık.
Ve bu yıla iddialı girdik.
102 tenisçi katılmıştı turnuvaya... En iddialıları, geçen yılın (ve her yılın) şampiyonu Nihat Özdemir ile ortağıydı.
Çeyrek finalde Fenerbahçe formalarıyla karşımıza çıktıklarında işimizin zor olacağı belliydi. Ama Fenerbahçe’nin bu yılki kaderi, bu kez kortta onları bekliyordu.
Ortağım ve hocam Yasin’in olağanüstü performansı sayesinde önce onları, sonra yarı finaldeki rakiplerimizi yenerek finale yükseldik.
Finalde karşımızda Asım Özdemir-Emir Ulusoy çifti vardı. Seyircilerin en ön sırasında efsane Tuncel Kurtiz’i görmek başta Yasin Hoca’yı kilitledi. İlk seti tie-break’le 7-6 verdik. Ama çabuk toparlandık; ikinci seti 6-4, üçüncü seti 6-1 alarak kupayı kazandık.
İşbu yazının özeti şudur:
“Nazar etme ne olur/ çalış senin de olur.”