Tilda Swinton, sadece sinemada bol ödüllü bir oyuncu değil, aynı zamanda sanatın farklı alanlarında da aktif.
2008 yılında ‘Michael Clayton’ filmindeki rolüyle en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını kazanan Tilda Swinton’ı 2005 Venedik Bienali’nde ise Hüseyin Çağlayan’ın ‘Olmayan Var Olma’ adlı video çalışmasında izlemiştik.
Daha o zaman Tilda Swinton henüz dünya çapında tanınan bir isim değildi ve Hüseyin Çağlayan ile gerçekleştirdiği bu proje, Swinton’ın sanat dünyasındaki yükselişine önemli bir katkı sağladı.
‘Olmayan Var Olma’, sanatçı ve izleyici arasındaki etkileşimi, zaman ve kimlik gibi derin konuları sorgulayan bir video eseriydi.
Bu projede Swinton, zamana ve varoluşa dair soruları kendine özgü bir şekilde sorgulayan bir figür olarak karşımıza çıkmıştı.
Tilda Swinton’ın Londra’da Serpentine Galerisi ile birlikte gerçekleştirdiği bir sanat projesi de çok ses getirmişti: ‘Belki’.
Swinton, önce Londra Serpentine Galerisi’nde, daha sonra Roma’daki Museo Baracco ve New York MoMA’da yedi gün boyunca günde 8 saat bir cam kutunun içinde yaşadı bu enstalasyon için.
Sanat ve yaşam arasındaki sınırları sorguladı bu projede.
Şimdi ise Tilda Swinton, Berlin Film Festivali’nde kazandığı ömür boyu başarı ödülünden ve Joshua Oppenheimer’ın yönettiği, dünyanın sonu geldiğinde etraflarında herkes yok olurken lüks bir sığınakta hayatta kalan milyarder bir ailenin hikâyesini anlatan ‘The End’ filminin tanıtım çalışmalarından sonra yeni bir sanat projesiyle karşımızda.
Marianna Kennedy’nin ‘Supersonic Mediaeval’ başlıklı sergisi.
Tilda Swinton, 5-11 Mayıs tarihleri arasında Christie’s Paris’te gerçekleşecek olan ‘Supersonic Mediaeval’ adlı serginin küratörlüğünü üstlendi.
Bu sergi, İngiliz sanatçı ve tasarımcı Marianna Kennedy’nin eserlerine odaklanıyor.
İki sanatçı ortak bir arkadaşları sayesinde bir araya gelmiş ve tarihi zanaat tekniklerinin çağdaş bir şekilde yeniden yorumlanması için zanaatkârlarla iş birliği yapma konusunda birlikte çalışmaya karar vermişler.
Tilda Swinton, Kennedy’nin çalışmalarına olan hayranlığını ve koleksiyoner kimliğini bu sergiyle bir adım ileriye taşıyor.
Hem sinema hem de sanat dünyasında sıra dışı ve etkileyici projelere imza atmaya devam ediyor.
Ama bir yandan da sinemaya kısa bir ara vereceğini çünkü artık sürekli uçarak karbon izini daha da çoğaltmak istemediğini ve bir süre kendi yatağında uyumak istediğini açıklıyor.