Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Almanya’nın UNESCO Dünya Mirası Koruma Listesi’nde yer alan şehri Bamberg’deyim.

Çok beğendiğim İsviçreli sanatçı Marck’ın sergi açılışına katılmak için.

Sanırım 10-12 yıl önce ilk defa Contemporary Istanbul’da Marck’ın işlerini gördüm ve video heykellerini çok sevdim.

Marck’ın video heykelleri

Borusan Contemporary’den çok değerli koleksiyonerlerin evlerine birçok farklı yerde karşıma çıktı eserleri.

Daha sonra ise Londra’da Mayfair’in yeni galerilerinden Bluerider Art’ta bir solo sergisi oldu.

Londra’daki sergi de Bluerider’ın merkezi Seoul’deki kadar büyük ilgi gördü.

Haberin Devamı

İşte o solo sergide kendisiyle tanıştım.

Marck, gerçekten sanatçı ruhlu biri, genelde tanıştığınız ünlü sanatçıların çoğu böyle olmuyor.

Belki biraz da bu yüzden işlerini çok beğendiğim sanatçılarla tanışmamayı tercih ediyorum, hayal kırıklığına uğramamak için.

Çünkü bazen bir sanatçının karakteri ya da davranışlarını görünce eserlerinden de soğuyabiliyorsunuz.

Marck, benim için bunun tam tersi bir örnek.

İşlerini de karakterini de kendisini tanıdıkça daha da çok beğeniyorum.

Çoğunlukla video art yapıyor ama bunları da kendisi elle yaptığı heykellerin içinde sergiliyor. Marck, 2007’deki sanatsal atılımından önce müzisyen ve medya sanatçısı olarak çalışmış. Dijital ve analog dünyaları ustaca harmanlayarak hareketli görüntüleri fiziksel alana taşıyor. Marck’ın farklı yaklaşımı, film ve heykel arasındaki çizgileri bulanıklaştırarak geleneksel sınırlara meydan okuyan dinamik bir füzyon yaratıyor.

3 ay önce bu eserlerin arka planını görme şansım da oldu.

İsviçre’nin bir dağ köyündeki atölyesini ziyaret ettim ve çekimlerine katıldım.

Şimdi ise çekimlerine katıldığım eserlerin de aralarında olduğu bir seçki Bamberg’de A0A 87 adlı galeride sergileniyor.

Galerinin Berlin’de de bir şubesi var.

“‘Kapalı Mekanlar’ sergisi, kapalı alan kavramını derinlemesine inceliyor ve mimari ilkeleri insan algısının merceğinden yorumluyor. Mimarlıkta binalar pozitif mekanlar yaratırken, çevreledikleri alanlar da insanların yaşadığı ve etkileşimde bulunduğu negatif mekanlar oluşturur. Kapalı bir alan, sınırlı açıklıklara sahip yapılarla çevrelenmesiyle karakterize edilir. Marck’ın çalışması, bireylerin hem dış hem de iç sınırlarla boğuştuğunu gösteriyor ve bu kısıtlamaların çoğu zaman aşılmaz doğasını vurguluyor. Titizlikle el işçiliğiyle hazırlanmış her ‘video heykel’ insanın özgürlük ve bağımsızlık arayışını somutlaştırıyor.

Haberin Devamı

Marck izleyicileri kendi iç dünyalarının derinliklerine davet ederek varoluşsal sorular, arzular ve korkular üzerine düşünmeye teşvik ediyor” diye özetliyorlar serginin içeriğini.

Ön izleme gecesinde gördüğüm kalabalık beni şaşırtıyor.

Sadece sanata ilgileriyle değil, aynı zamanda şıklıkları, güzellikleri ve doğallıklarıyla.

Sergi, 31 Ağustos’a kadar devam edecek.

Daha sonra ise 24 Ekim’de Marck’ın A0A 87 Berlin’de solo sergisi açılacak.

Aynı tarihlerde Contemporary Istanbul’da da eserleri yer alacak.

Hatırlatalım, Contemporary Istanbul 23 Ekim’de İstanbul Kongre Merkezi’nde ön izleme ile başlıyor, 27 Ekim’e kadar devam edecek.