Mimari, sanat, tasarım ve teknoloji alanlarında en köklü çevrimiçi dergi hiç şüphesiz 25. yılını kutlayan Designboom.
Designboom’da bu hafta Bodrum’dan bir haber dikkat çekiyordu: Sucuk & Bratwurst’un ‘Sand Carstle’ eseri.
Mercedes-Benz ve Pilevneli Gallery iş birliğiyle yapılan eser MOMO Bodrum’da sergileniyor.
Murat Pilevneli sayesinde Berlin merkezli Sucuk & Bratwurst’un sevilen iki ismi Lukas Olgac ve Denis Olgac’la sohbet etme şansım da oluyor.
Lukas ve Denis, Alman bir anne ve Türk bir babanın oğulları.
Ortakları Alessandro Belliero ve David Gönner ile birlikte kreatif bir stüdyoları var.
Birçok uluslararası markayla iş birlikleri yapıyorlar.
Uluslararası dergilerin kapaklarına imza atıyorlar.
Grafik tasarım, illlüstrasyon işleri de sanat işleri kadar beğeniliyor.
Belli ki, daha isimlerini sık sık duyacağız.
Montreux Caz Festivali hızlı başladı
Dünyanın en önemli müzik festivallerinden Montreux Caz Festivali’nin 58. edisyonu 5 Temmuz’da başladı, 20 Temmuz’a kadar devam edecek.
Bu yılki programda Deep Purple, Sting, Massive Attack, Smashing Pumpkins, Jamie Cullum, PJ Harvey, Lenny Kravitz, Duran Duran gibi isimler dikkat çekiyor.
Birçok müzisyen burada çalabilmek için can atıyor, festival programında yer almayı bir prestij unsuru olarak görüyor. Dünyanın her yanından müzikle ilgilenenler temmuz ayında Montreux’ye koşuyor.
Festivalin Türkiye’yle güçlü bir bağı var, “Bugün burada olmayı, bu festivalin gerçekleşmesini Ahmet Ertegün’e borçluyuz” diyor festival komitesi.
Festivalin çıkış noktasını şöyle anlatıyorlar: “Her şey bir kutu çikolatayla başladı. Müzisyenlerle dostluğuyla ve çılgın partileriyle bilinen Claude Nobs bundan tam 58 yıl önce Ahmet Ertegün’ün müzik şirketi Atlantic Records’ın kapısını çalıyor, “Patrona İsviçre’den çikolata getirdim” diye. Randevusuz kabul edilmiyor ama o kadar uzun bekliyor ki sonunda Ertegün’e ulaşıyor ve Montreux Caz Festivali için istediği desteği alıyor. İsviçre’nin de katkısıyla Montreux’yü bir festival şehri haline getiriyor.”
Tam iki hafta boyunca festivalle yatılıp festivalle kalkılıyor.
Şehrin her köşesi panayır yerine dönmüş durumda, göldeki teknelerden dağdaki trene her yerde konser var.
Bu yıl tüm konserler açıkhavaya taşınmış.
Müzisyenleri sadece sahnede değil, yemek yerken yan masada ya da yürüyüş yaparken karşınızda görmek mümkün.
Montreux Caz Festivali’nin özelliği her müzik türüne açık ve eşit mesafede olması.
‘Smoke on the Water’ın çıktığı şehir Montreux.
Bu yıl da Montreux’de sahneye çıkan Deep Purple, bir konser sırasında atılan havai fişeğin sonucunda gölde duman görüp yapıyor bu şarkıyı.
Peki ama adı neden caz festivali?
Çünkü Claude Nobs müziğin temelinin caz olduğuna inanıyor.
O yüzden ilk günden beri her müzik türüne yer vermiş festival programında.
Aynı anda bir klasik piyano yarışması da yapılıyor, elektronik müzikle sınırlar da zorlanıyor.
Hatırlatalım, festival 20 Temmuz’a kadar devam ediyor, 20 Temmuz’da Duran Duran konseriyle sona eriyor.