Bodrum doğasıyla, her tepesine ev ya da otel dikmemize rağmen hâlâ çok güzel. Keşke daha iyi koruyabilseydik diyoruz ama yine de mahvetmeye devam ediyoruz. Lahmacun endeksinin konuşulmadığı, altyapı sorunlarına sıranın gelmediği bir yaz geçiriyoruz Bodrum’da. Peki, ama bu yaz Bodrum gündeminde neler var?
Uçaklarda yer bulmak imkânsız, bitmeyen bir tekne ve araba trafiğine bu yaz helikopter trafiği de eklendi. İki dev tekne arası artık botlarla değil, helikopterlerle gidiliyor. Sonsuz bir lüks ve dünyanın başka hiçbir tatil yerinde olmayacak fiyatlar… St Tropez ve Mikonos değil, St. Barths ayarında. İşte Bodrum’un mini bir özeti.
İngiliz gazeteci Bodrum’u Mikonos’a değil, Dubai’ye benzetirken lüks, ihtişam, gösteriş ve pahalılığa odaklanıyor. Oysaki Bodrum doğasıyla her tepesine ev ya da otel dikmemize rağmen hâlâ çok güzel. Tıpkı İstanbul gibi! Elbette keşke daha iyi koruyabilseydik diyoruz ama yine de hiç durmadan mahvetmeye devam ediyoruz. Peki, ama her şeye rağmen Bodrum’da en çok neleri konuşuyoruz? İşte bu yaz hepimizin dilindeki cümleler…
Kazıklanmak istemiyoruz
İşletmeciler medyanın yanlış algı yarattığını savunsa da durum öyle değil. Bugün Bodrum’da sadece lüks ve popüler yerlere gittiğinizde değil, arabanızı boş bir arsaya park ettiğinizde bile ödediğiniz fiyatlar şaşırtıyor. 1 saat araba park etmek için 250 liradan başlayan fiyatlar bin liraya kadar çıkabiliyor. İstediğiniz kadar serbest piyasa deyin, istediğiniz kadar imkânı olan ödesin deyin. Sonuçta sonsuz imkânı olanlar da kazıklanmak istemiyor. Haklı olarak ödediği paranın karşılığını almak istiyor. Bu sıcakta araba park etmeye bu kadar para ödeyip sonra buggy’den buggy’ye indi bindi yapmak zorunda kalıp, sonra da üstüne önüne para birimi yazılmayan menüler gelsin istemiyor. Bugün büyük otellerde elinize aldığınız menülerde bazılarında euro yazıyor, bazılarında yazmadan bunu anlamanız bekleniyor. Neden para birimi Türk lirası olan bir ülkede, emlak bile dövizle alınıp satılamazken restoranlar, plajlar menülerini gönül rahatlığıyla euro para biriminden yapıp bunu belirtmeye bile gerek duymuyor?
Bugün Bodrum’un herhangi bir koyundan 45-50 dakikada havaalanına gitmek için bırakın taksileri, korsan taksiler bile Bodrum-Londra 3 buçuk saatlik uçuşundan daha pahalı. İşte bu durumda işletmeciler, istedikleri kadar “Medya yanlış algı yaratıyor,” desin.
Burada restoranlarda paylaşılan dev hesaplardan söz etmiyoruz. Elbette, lüks bir restoranda Jeff Bezos kadar da hesap ödeyebilirsiniz. Bu, tamamen ne yiyip içtiğinize bağlı. Ama artık durum lüks mekânlarla sınırlı değil. Herhangi bir bölgede Belediye’nin parkına ya da boş bir arsaya park ettiğinizde de Yalıkavak Marina’nın otoparkıyla yarışıyor fiyatlar. Bu durumda arabanızı uçan araba haline falan getirmeleri lazım ödenen paraların hakkını verebilmek için.
Bu yaz Bodrum boşmuş!
Hayır, Bodrum boş değil! Bkz. uçaklar, marinalar, yollar her yer tıklım tıklım… Popüler mekânlar, oteller gayet iyi iş yapıyor. Ama artık Bodrum’da çok fazla mekân var ve bunların büyük bir kısmı gelecek yaza ayakta kalamayacak. Çünkü fiyat kalite dengesini kuramıyorlar, iyi servis veremiyorlar. Bu arada birçok işletme sahibi itiraf ediyor: “Sezon kısa, bu yaz beklediğimiz kalabalık yok, mecburen fiyatları yükselttik.” E, bir tek Bodrum’da mı sezon kısa? Bodrum’un bir koyu büyüklüğündeki Yunan adaları kışın da tıklım tıklım da biz mi farkında değiliz? Para birimi euro olan adalardaki fiyatların bile bizdeki rakamlara göre makul gelmesi normal mi? Bodrum’da daha önce ev alabilmiş orta gelirliler mecburen tatillerini evlerinde geçiriyor. Evde yemek yeniliyor, plajlara gidilmiyor, eski salaş balıkçılardan değil dondurmacılardan bile artık uzak duruluyor.
Havuz değil deniz problemi
Her yanı denizlerle çevrili güzel ülkemizde, Bodrum’da denize girmek de artık bir lüks. Evet, Kültür ve Turizm Bakanlığı halk plajları açtı ama onlar da yetmiyor. Zaten bir kısmı ücretli. Bu yaz Bodrum’da plajlar şaşırtıcı derecede boş. Çünkü kimse giriş ücretleri ve minimum harcama rakamlarını ödemek istemiyor. Bu durumda ünlü beach clublarda da yaş ortalaması gittikçe düşüyor. Çünkü imkânı olan anne-babalar kendileri gitmese de çocuklarına hayır diyemiyor.
Lüks oteller yakışıyor mu?
Kabul etmek lazım, lüks oteller Bodrum’a değer katıyor, marka değerini yükseltiyor. İyi yapılan lüks oteller peyzajlarına da önem veriyor. İnşaat zamanı korkunç görünen tepeler inşaat bittikten sonra yeşilleniyor, güzelleşiyor. Bu durumda lüks otellere karşı olmamak lazım. Burada kilit kelime: Ölçü! İnşaatlarda ölçüyü kaçırmamak, mimarların sonradan utanacakları işlere imza atmamaları gibi başka faktörler giriyor devreye.
Yer gök çağdaş sanat oldu
Galeriler Bodrum’a çıkarma yaptı. Tüm otel ve emlak projeleri ve tabii birçok marka sanat danışmanlarıyla iş birliği yapmaya odaklandı. Bu da uluslararası birçok çağdaş sanatçının işlerinin sık sık Bodrum’da karşımıza çıkmasına neden oldu. Bunun için bırakın o mekânlara gitmeyi, Bodrum’da bile olmanıza gerek yok! Sosyal medya feed’inize bakmanız yeterli. Elbette iyi işlerin yanında çok vasat işler de görüyoruz. Ya da beğenilen bir iş farklı edisyonlarıyla birden çok yerde karşımıza çıkıyor. Peki, ama bu olumlu mu, olumsuz mu? Markaların, projelerin kendilerine değer katmak için çağdaş sanattan faydalanması elbette olumlu. Her yapılanı beğenmek zorunda değiliz, ama yine de arada ufuk açıcı bir şeyler görmek mümkün. Bu durum, sanatseverler için de Türkiye çağdaş sanat piyasası için de umut verici. Çünkü sanat danışmanlarına göre, Türkiye çağdaş sanat piyasasında yapılan satışların önemli bir kısmı yazın Bodrum’da gerçekleşiyor.