Mardin Bienali cuma günü Alman Karargâhı’ndaki açılışla başladı; 10 Haziran’a kadar şehrin farklı mekânlarında devam ediyor. Peki ama bienalde bu yıl neler öne çıkıyor?
Mardin Bienali’ne ilk kez tam 9 yıl önce gitmiştim. Mardin o zaman beni şaşırtmıştı, Bienali ve bienalle eş zamanlı kitap fuarı ve Ankara Devlet Opera ve Balesi ile bir arada düzenlenen Opera ve Bale Günleri ile… Biz İstanbul’da kendi küçük dünyamızda kendimizi büyük şehirde yaşıyor görürken bile opera ve baleye hasret kalmış durumdaydık o zaman. Her şeyden önce Mardin’de bienal yapılması tabii ki çok olumlu, sergileri gezen ilkokul öğrencilerini görünce bunun değerini daha da iyi anlıyorsunuz.
Uluslararası Bienal Derneği’ne üye olmaya hak kazanan Mardin Bienali, bu yıl 6’ncı kez düzenleniyor ve aynı zamanda 14’üncü yaşını kutluyor. Direktörlüğünü Döne Otyam ve Hakan Irmak’ın yaptığı, Mardin Sinema Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen bienalin küratörlüğünü Ali Akay üstleniyor bu yıl. “Daha Uzaklara” başlığıyla gerçekleşen 6’ncı Mardin Bienali, 10 Mayıs-10 Haziran tarihlerinde. Bienal, Fransa, İtalya, Fas, ABD, Arjantin, Hollanda, İngiltere, Brezilya, Almanya’nın da aralarında bulunduğu ülkelerden sanatçıların çalışmalarını izleyiciyle buluşturuyor.
Katılan sanatçılar
Bienale Ahmet Öğüt, Aslı Çavuşoğlu, Ayşe Erkmen, Bouchra Khalili, Brice Dellsperger, Bruno Serralongu, Claire Fontaine Kolektifi, Claude Closky, Erik Bullot, Esma Ertel-Murat Ertel, Güçlü Öztekin, Güneş Terkol, İnci Eviner, İnci Furni, İrem Günaydın, Laurent Grasso, Le Peuple Qui Manque Kolektifi, Liam Gillick, Michele Ciacciofera, Mika Rottenberg, Mahyad Tousi, Nasan Tur, Nil Yalter, Özlem Altın, Rafael Lain-Angela Detanico, Sarkis, Ugo Rondinone, Thierry Kuntzel, Victor Burgin, Yıldız Moran ve Yüksel Arslan’ın da aralarında olduğu birçok sanatçı katılıyor. Ayrıca bu edisyonda ikincisi yapılan, sanat dünyasından aktörlerin veya kurumların sergi yapmaya davet edildiği; davet edilenin de başka sanatçıları davet ettiği, her anlamda misafir hukukuyla ilerleyen bir çalışma olan “Davet Edilen/Invited” kapsamında genel koordinatörlüğünü Ebru Nalan Sülün’ün yaptığı, Ahmet Rüstem Ekici&Hakan Sorar, Cansu Sönmez, Mehmet Çimen’in eserlerinin yer aldığı “Müşterek” sergisi de dikkatleri çekiyor.
Mekânlar
Bienal mekânları arasında Tasarım Vakfı Galeri, Alman Karargâhı, Develi Han, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, Tasarım Vakfı Meydan Galeri, Dabbakoğlu Evi, Kervansaray ve Marangozlar Kahvesi var. Alman Karargâhı’nda gerçekleşen bienalin açılışında Murat/Esma Ertel performansı izlenildi, sonrasında İzala Otel’in terasında yemek vardı. Cumartesi Tasarım Vakfı, Dabakoğlu Evi, Tasarım Vakfı Meydan Galeri ziyaret edildi. Lole’de öğle yemeği molasından sonra Develi Han’da Cevdet Erek “Derisiz Defler” izlenildi, Sakıp Sanatçı Müzesi ve hemen karşısındaki Kervansaray gezildi. Sonra Alman Karargâhı’nda Guguou Güneş Terkol&Güçlü Öztekin performansı vardı. Daha sonra ise Ebru Nalan Sülün genel koordinatörlüğündeki “Invited2” sergi açılışı gerçekleşti.
Otellerde durum
Bienal ziyaretçileri Mardin’in küçük otellerine yayılmış durumda. En dikkati çekenlerden biri Arura, Hakan Irmak’ın yeni oteli, tasarımı Hakan Helvacıoğlu’na ait. Cumartesi akşamı bienalin kurumsal destekçilerinden, Mardin’de yerli sanatçıları da destekleyen Beylerbeyi İçecek Pazarlama’nın sahibi Ferit Sarper ev sahipliğinde Arura’da “Kırlangıç vakti” kutlanıldı. Arura’nın şefi Betül Abak’ın lokal mutfaktan yola çıkarak farklı lokal malzemeyle oynayarak hazırladığı bir menüyle…
Kırlangıç özgürlüğü
6’ncı Mardin Bienali, şehrin alametifarikalarından kırlangıçların göç esnasında kat ettikleri uzun mesafeleri de bize hatırlatıyor. Her bahar Mardin’e gelen ve yaz sonuna kadar kalan kırlangıçlar, özgürlüğü, umudu sembolize ediyor, baharın uyanışını haber veriyor. Kırlangıçların ilham verdiği isimlerden biri olan ressam Bawer Doğanay’ın atölyesi de Beylerbeyi’nin rotasındaydı. Uçsuz bucaksız Mezopotamya Ovası’nın, gökyüzü ile buluştuğu Mardin’de her yaştan insanın katıldığı bir gelenek uçurtma uçurmak. Bu geleneğin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden biri de Zahit Mungan. Daha önce Mardin’de Uluslararası Uçurtma Festivali de düzenleyen sanatçı Mungan’ın bienal için Beylerbeyi işbirliğinde yaptığı kırlangıç formundaki uçurtmalar da görmeye değerdi. Mardin Bienali, 10 Haziran’a kadar dolu dolu bir içerikle devam ediyor. Kaçırmamakta fayda var.
Döne Otyam:
“Bienal çemberi daha da genişletti. 14 yılımız; baktığımızda, tüm zorluklara rağmen 300’ün üzerinde ulusal ve uluslararası sanatçının işlerinin Mardin’in eşsiz mekânlarında gösterebilmiş olmak sanırım tüm ekibin inatçı olmasından kaynaklanıyor. Şaka bir yana, artık bienal zamanı şehir âdeta sergiler şehrine dönüşüyor. Bundan güzel ne olabilir? Bu edisyonda Güzel Sanatlar Lisesi’nin de bienale paralel bir sergi açması, aslında amacımıza ulaştığımızın göstergesi. Bundan dolayı çok mutluyuz ekip olarak. Mardin turizmi zaten kültür, tarih ağırlıklı bir rota. Bienal buna çağdaş sanatı ekleyerek sanatseverlerin ve sanat profesyonellerinin ajandasında hep yer edinerek çemberi daha da genişletti. Mardin Bienali turları diye bir kavram oluştu. Bu sadece merkez diye tanımladığımız İstanbul, Ankara, İzmir değil, Türkiye’nin birçok şehrinden ve bölgedeki şehirlerden ciddi anlamda ziyaretler alıyor.”
Mutlaka görülmeli
Mardin’e gitmişken, şehirde ve civarında bienalden, çağdaş sanat sergi ve konuşmalarından rol çalacak, gezecek görecek çok yer var. Mezopotamya, özellikle de Mardin, her zaman büyülü ve gizemli olarak hatırlanıyor. Gezdikçe görüyoruz, keşke o büyü ve gizemi daha iyi koruyabilsek. Deyrulzafaran Manastırı’ndan Midyat’a, hatta Batman’a uzanıp Hasankeyf’e geçmek mümkün. Malum, UNESCO Dünya Kültür Mirası kriterlerinin 10’undan dokuzuna sahip dünyadaki tek yer Hasankeyf. Sular altında kalması da sayemizde ne yazık ki an meselesi. Mardin’de mutlaka görülmesi gerekenlerden biri de Dara Antik Kenti. Ürdün’ün dünyanın sayılı harikalarından diye dünyaya pazarladığı Petra’dan altta kalır yanı yok Dara Antik Kenti’nin. Oysa çoğumuz daha Dara Antik Kenti’ni duymadık bile, Göbeklitepe’yi bile yeni öğrenenler var. Elbette, Mardin’e gitmişken mutlaka uğranması gereken yerlerden biri de Harran Gastronomi Okulu Projesi ile “Basque Culinary World Prize”ın bile dikkatini çeken, kadınlara istihdam yarattığı için de kalbimizde ayrı yeri olan şef Ebru Baybara Demir’in Cercis Murat Konağı.