Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ortadoğu’nun sokakları parçalanmış insan cesetlerinden geçilmezken, çocukların üzerine yağdırılan bombaların, atılan füzelerin, yaşanan zulmün ‘fotoğrafını’ çekmemek, yayımlamamak mümkün mü? Üstelik savaşın giderek tırmanan sert ve acımasız yüzüyle o bölgenin çocukları bilinmez bir geleceğe doğru sürüklenirken...
İsrail Ordusu’nun Gazze’de başlattığı koruyucu uçurum operasyonu sadece Hamas’a yönelik değil. Filistin hükümetine göre; son on gün içinde İsrail’in Gazze’ye havadan, karadan ve denizden yürüttüğü saldırılarda 78’i çocuk, 28’i kadın 339 kişi yaşamını yitirdi, 2 bin 500 kişi de yaralandı. Savaşın en büyük mağduru çocuklar olunca Milliyet haklı olarak “Büyümez Gazze’de Çocuklar” manşetini attı. Saldırıların dokuzuncu gününde deniz kenarında top oynayan çocukların bile üzerine bomba yağdırılınca Milliyet , “Plajdaki oyuna gerçek bomba” başlığını atarak çocukları bir kez daha manşetine taşıdı.
Okurlarımızın tepkisi gazetede yer alan fotoğraflara... Kumsalda top oynarken bombayla parçalanmış bir çocuk cesedinin fotoğrafına... Ölesiye korkan, yaralanan, delik deşik olan bebek ve çocukların fotoğraflarının kullanılmasına...
Nilgün Yüzbaşı adlı okurumuz, çocuğunun kendisine sürekli olarak kumsalda top oynayan o çocuğu kimin öldürdüğünü sorduğunu belirtiyor. Savaşı bir çocuğa nasıl anlatacağını bilemediğini, çocuğunun nefretle büyümesine yol açabilecek herhangi bir ifadeyi kullanmamak için çaba gösterdiğini hatırlatarak şöyle soruyor: “Düşünün ki biz büyükler bile bu fotoğraflar karşısında inciniyoruz. Peki, bu olup bitenden, bu fotoğraflara bakıp öfke ve nefret biriktirenlerden çocuklarımızı nasıl koruyacağız?”
Bazen tek bir fotoğraf; bir savaşın, darbenin, terörün veya kişiye yönelik şiddetin nasıl bir şey olduğunu bize anlatabilir. Ancak, bugüne kadar kullanılan benzer pek çok fotoğraf medya etiği açısından tartışma konusu olmuştur. Şiddetin, acının ve zulmün meşrulaştırılması, sıradanlaştırılması gibi gerekçeler ve kamuoyunda oluşan tepkiler dünya medyasında ‘şiddet’ fotoğraflarının kullanımı konusunda kırmızı çizgileri ve kuralları olan , ortak bir akıl havuzu oluşturulmasına neden olmuştur.

Editöryal tercih
Bu tür fotoğraflar yayımlanırken, genellikle ‘editöryal filtre’ denilen denetim mekanizmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bir savaşı görmeyerek, bir darbeyi yok sayarak, kamuoyunun doğru bilgi edinme hakkının önüne geçemezsiniz ama şiddet içeren olaylarda kan ve insan bedeni parçaları gibi görüntülere yer verip vermemek medyadaki etik sorununa ilişkindir. Bu da medyanın kendi öz denetimiyle sağlanabilir. En azından buzlandırma yapılarak verilebilirdi.
Dolayısıyla şiddeti meşrulaştırmamak, sıradan hale getirmemek, çocukları bu tür görüntülerden uzak tutmak, nefreti ve öfkeyi körükleyecek tepkilerin oluşmasına engel olmak için bu tür fotoğrafları kullanırken dikkatli olmak zorundayız... Bu o kadar ince bir çizgi ki; daha öncede Mısır’da yaşanan şiddeti, zulmü ve ölümü gösteren fotoğrafları birinci sayfadan vermediğimiz için eleştirilmiştik. Ölçülü bir fotoğraf kullanmak haberin kendisinden bile zordur. Yazı işleri bu zoru dikkate alacaktır.

Haberin Devamı

BULMACA KÜLTÜRÜ VE YAŞLI KADIN

Haberin Devamı

Sevim Ergin ve Gönül Öngen adlı okurlarımız Milliyet bulmaca ekinde “Yaşlı kadın” ifadesinin “Kocakarı” olarak yer almasından duydukları üzüntüyü dile getirdi. Söz konusu ifadenin son derece kaba ve yaşlı kadın ifadesine karşılık olamayacak kadar çirkin bulduklarını belirtiyorlar. Sevim Engin aynı zaman Milliyet bulmaca ekinde hep Türk sanatçılarının resimlerine yer verildiğini , dünya yazar, ressam ya da şairlerin e de yer verilmesini istiyor. Türk Dil Kurumu’na göre “kocakarı ”nın karşılığı “yaşlı kadın ” olarak yer almakta... Bu nedenle evet, itici argo bir kelime ama bulmacanın karşılığı olarak yanlış bir kullanım değil. Bulmaca kültürü üzerine yapılan öneriyi ise Milliyet okurunun entelektüel birikimi de dikkate alınarak bulmacayı yapan arkadaşımız tarafından değerlendirileceğine inanıyorum...