Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de son on yıl içerisinde sağlıkta önemli bir dönüşüm yaşandığı; özellikle dar gelirli vatandaşlara dönük sağlık hizmetinin yaygınlaştırıldığı, insanların sağlık hizmetine erişiminin kolaylaştırıldığı ve reform niteliğinde gelişmeler sağlandığı artık bilinen bir gerçek.
Batıda kamu hizmet standardının korunması için gösterilen çabaların bir sonucu olarak tıp alanındaki gelişmeler ise baş döndürecek kadar hızlı. Peki, bu gelişmelerin Türkiye’ye yansıyıp yansımadığını söylemek mümkün mü?
Geçtiğimiz hafta cerrahi alanındaki yenilikler, güncel uygulamalar, problemli senaryoları konu alan 19. Ulusal Cerrahi Kongresi’nin basında hak ettiği yeri bulmaması okurlarımızın dikkatinden kaçmadı.

Tıp kongresinin önemi
Kadir. M. Tarsus adlı okurumuz sağlık alanında hep sorunların öne çıkartıldığını; hastanelerde cihaz olmadığı için ölen hastaların, yanlış tedavi yöntemlerinin, hasta yakınları tarafından dövülen doktorların ya da tıp fakültesinin sayısının nasıl arttığının hep haber olarak değerlendirildiğini hatırlatarak kısaca şöyle diyor:
“Dolayısıyla Ulusal Cerrahi Kongresi’nin gazetelerde yer bulmaması, gazetecilerin sağlık ve tıp sorunlarına belki ama tıp alanındaki gelişmelere yeteri kadar önem vermediğinin bir göstergesi olabilir mi? Bu mesleğin içerisinde, başta tıp eğimi olmak üzere birçok konuda niteliğin gerçekte sayılara kurban edilip edilmediğini bilmek istemez miydiniz? Üniversitelerin, tıp uzmanlarının bilim alanındaki gelişmelere ne şekilde, nasıl katkı sağlayıp sağlayamadığını ortaya koymanız, ileride sağlık alanında yaşanacak olan gelişmelerin ya da muhtemel sorunlarımızın fotoğrafını çekmenize de katkı sağlayacaktır. Böylece günde üç doktorun hasta yakınları tarafından niçin dövüldüklerini de anlamış olurduk.”

Tıptaki yenilik umuttur
19. Ulusal Cerrahi Kongresi’nin Başkanı Prof. Dr. Mehmet Faik Özçelik’e okur mektubunu ilettim. Kendisi gönderdiği açıklamada şöyle diyor:: “Kongredeki sunumu kamuoyuyla bir hafta sonra http://www.uck2014.org/ sitesinden paylaşacağız. iki yıl boyunca bu sunumlara yer verilecek. Milliyet’e ve okurunuza bu hassasiyeti için teşekkür ederiz.”
Okurumuz haklı. Türkiye’nin sağlık alanında yaşadığı sorunlar kadar eğitim ve kalite açısından gelişmeler de dikkate alınmalı. Cerrahi alanındaki güncel bilgilerin, deneyim aktarımlarının veya teknik ilerlemelerin yerli ve yabancı konuşmacılar tarafından aktarıldığı bu toplantı sonuçları itibarıyla kamuoyunda paylaşılmalıydı.
Bu tür kongrelerdeki sunumlar sadece kongre katılımcılarının farklı birçok yenilikten yararlanma şansını bulmasına olanak tanımaz aynı zaman da hastaların ve hasta yakınlarının cerrahi alandaki yeniliklerle tanışmasına ve bilinçli ve sağlıklı çözüm üretmelerine de yol açar. Henüz uygulanmamış birçok teknolojinin bu tür kongrelerde tanıtılması ve basının bu tür gelişmelere yer vermesinin önemi de buradadır. Bazen tıp alanındaki bir yenilik binlerce insana umuttur.

Haberin Devamı

AİHM’YE BAŞVURULAR DÜŞTÜ

Haberin Devamı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2014 Ocak başında ülkelerin ihlal sıralamasına ilişkin değerlendirmesine göre; Türkiye dosya sayısında düşüş yaşadı. Mahkemenin 2012 sonunda işleme aldığı toplam 128 bin 100 başvuru, 2013 sonunda 99 bin 900’e indi. .
2012 sonunda Rusya 28 bin 600 dosyayla birinci sırada, Türkiye 16 bin 900 dosya ile ikinci sırada yer almaktaydı. 2013 sonunda ise durum değişti. AİHM’nin 100 bine yaklaşan dosya yükü içinde Rusya 16 bin 800 başvuru ile birinciliğini korurken, İtalya, Ukrayna ve Sırbistan’dan sonra dosya sayısı 10 bin 950’ye düşen Türkiye beşinci sıraya indi. Bu düşüşte Türkiye’nin atmış olduğu üç adım önem kazanıyor:

Tazminat Komisyonu
Birincisi uzun yargılamalara ilişkin dosyalar artık uyum yasaları çerçevesinde oluşturulan Tazminat Komisyonu’na gönderiliyor. AİHM bu şekilde 3 bin kadar dosyayı bu komisyona göndererek dosya yükünü azalttı. Taraflar tazminat konusunda anlaşamazlarsa AİHM’ye yeniden başvuru yolu açık tutuldu.
İkincisi hak ihlalleri konusunda uzun tutukluluk konusunu AİHM kararları doğrultusunda beş yılla sınırlandırma yoluna gidilmesidir.

Anayasa Mahkemesi
Üçüncüsü AİHM’den önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurulma zorunluluğunun getirilmiş olmasıdır. Ki bu durum Türkiye’nin hak ihlalleri konusundaki olumsuz imajını değiştirmeye yetmedi. Aksine ihlal dosyalarının AİHM’de azalmasının nedeni, AİHM’ye gitmeden önce oluşan ihlaller ya da mahkeme kararlarıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru zorunluluğu getirilmesinden kaynaklanmakta. 2013 yılı içerisinde mahkemeye yapılan bireysel başvurulardan kayda alınan dosyaların sayısı 9 bin 897’dir. Yani AİHM’de azalan dosyanın neredeyse bir kat fazlası Anayasa Mahkemesi’nin dosyalarının arasında bekliyor.

Haberin Devamı

TAKVİM DİYANETE UYMUYOR

83 yaşındaki okurumuz İsmail Gençtürk Milliyet gazetesini çocukluğundan beri okuduğunu, gazetenin kendisi için ne kadar önemli olduğunu hatırlattıktan sonra Milliyet’in diyanetin takvimine uyum sağlamadığını, namaz saatlerinde sürekli hata yaptığını belirtti. “Örneğin 6.11 yazılmış, 6.13 olması gerekiyor. 13.04 yazılmış oysa 13.10 olacak. 16.44 yazılmış 16.53 olacak. 19.45 yazılmış 19.56 olacak. 21 07 yazılmış. Oysa 21.23 olması gerekiyor. Bu konuya hassasiyet göstermenizi rica ediyorum” diyor.